Quantcast
Channel: Arkitera Mimarlık Merkezi - Proje
Viewing all 1955 articles
Browse latest View live

Bir Şehir Kurmak 1923 - 1933 Sergisi Tasarımı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Fatih Yavuz,Emre Şavural
Mimarlık Ofisi : FREA

Ankara Cermodern’de, 13 Kasım 2019 – 12 Ocak 2020 tarihleri arasında açık olan “Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933” sergisi, FREA’nın ilk sergi ve sergileme tasarımı.

Tasarımcılar, projeyi anlatıyor:

İçerikten tasarıma – Tasarımdan içeriğe

Sergilemeye konu olan fikri ilk duyduğumuz andan itibaren içinde olmayı çok istedik. İlk toplantıda bize aktarılan, Ankara’nın başkent olmasıyla yaşanan modernleşme ve barınma pratiği üzerine devam eden araştırma derinliğine ekip olarak duyduğumuz şaşkınlık, ilerleyen günlerde hızla artmaya devam etti. Biz projeye dahil olduktan sonra, toplamda dokuz ay süren bu çalışma boyunca üretim süreçlerine dair düşünme fırsatı bulduk; içerik ile serginin kendisinin ilişkisini de yoğun biçimde sorgulama ve araştırma fırsatı yakaladık.

İlk günlerde bize sunulan küratöryal çerçeve oldukça açık ve heyecan vericiydi. Mimari ekip olarak sorumluluk sınırlarımızın çok keskin olamayacağını anladık ve başta grafik tasarım olmak üzere diğer tüm ekipler ile birlikte hareket etmemizin süreci çok daha sağlıklı kılacağını düşündük. FREA olarak üstlendiğimiz sergi ve sergileme tasarımı ekibi olarak, küratörler Ali Cengizkan ve Müge Cengizkan, grafik tasarım ekibi Barek, kent modelleme ve videolarını üreten Dersu Değer ve Büşra Tunç, sergideki konutların 3b modellerini üreten Efe Ovacık ile bazen küçük ekiplerin, bazen tüm ekiplerin biraraya geldiği toplantılarla süreci yürüttük. Bu isimlerden bazılarını, daha önce farklı işlerde birlikte çalıştığımız için, küratörlerle çalışmada yeni alanlar belirdikçe ekibe davet ettik. Bunun iyi bir yöntem olduğunu sonraları daha da iyi hissettik.

Düzenli yapılan toplantılara neredeyse herkesin katılıyor olması ve ekipler arası koordinasyona gösterilen hassasiyet sürecin sağlıklı yürümesi adına çok önemliydi. Sergi mekanını anlamaya dair yaptığımız araştırma ve ziyaretler sonucunda, mekanın ruhunu da tasarım sürecine nasıl dahil edeceğimiz üzerine düşündük. İçeriğin sergileniş biçimine dair bize sunulan veriler ışığında birlikte düşünmeye ve mekanı bu veriler ışığında yeniden anlamaya çalıştık. Doğrusal bir geometriye sahip olan sergi salonuna dik bir şekilde ve tam merkezinden yaklaşmak tasarım sürecinde kullanıcının yönlenimi üzerinde de yoğun bir şekilde düşünmemizi gerektirdi. Temelde iki galerideki sergileme ünitelerinin farklı yönlerdeki yerleşimi ve aydınlık seviyelerinin birbirinden farklılaştırılması ile ziyaretçilerin bu iki eş mekanı farklı deneyimlemesi amaçlandı. Duvara yansıtılacak animasyon filmlerin yüzeylerde yaratacağı parlaklık ve hareketin de kullanıcının mekanı farklı algılamasına yardımcı olması hedeflendi. Bunun yanında sık tekrar eden çatı makaslarının çatı düzleminde yarattığı yoğunluğa yalınlık prensibi ile yanıt aramaya çalışıldı.

Bir araştırma sergisi olmasının doğal sonucu olarak içeriğin yeni verilerle güncelleniyor ve evriliyor oluşu nedeniyle, en başından itibaren esneklik üzerinde yoğunlaştık. Bunun yanında nadire kabinelerinin ve efemeraların sayı ve boyutlarının netlik kazanmamış olmasının öngörülen sergileme düzeninde değişikliklere yol açabileceği ihtimali oldukça yüksekti. Tüm bu ve olası değişikliklere kolaylıkla yanıt verebilecek esnek bir tasarım, birim elemanlar ve bunların biraraya gelişleri ile mümkün olabilirdi. İçeriğin temsilini düşünmemiz bu birimlere yoğunlaşmamızı da hızlandırdı. Sergileme ünitelerini ve onlardan beklentimizi ortaya koyduktan sonra, tasarlayacağımız birim elemanların farklı şekillerde kullanılabilmelerinin sadece tasarım sürecinde değil üretim sürecinde de kolaylık sağlayacağını öngördük.

Sergide metal, ahşap ve cam olmak üzere 3 tip malzeme ve toplamda 8 farklı sergileme ünitesi kullanıldı. Karmaşık gibi görünen sistem esasında çok basit bir mantıktan ortaya çıktı. Metal ayaklar tam ve yarım olmak üzere 2, birleştirici ve taşıyıcı çerçeveler ise 3 farklı modül olarak tasarlandı. Tam ve yarım metal modül aslında aynı sistemin parçaları ama kabiliyetleri bambaşka. Ziyaretçilerin içeriği rahatça görüp okuyabilmelerini sağlayacak açıda ve büyüklükte ele alınan ahşap sergileme ünitesi ise tam ve yarım olmak üzere 2 farklı modül olarak tasarlandı. Modüllerin biraraya gelişlerindeki birleşim detayları ile ahşap modüllerin ters veya düz kullanılabilme potansiyeli değerlendirildi. Cam modül ise ters kullanılan yarım ahşap modülün üzerine yerleştirilerek efemeraların sergileneceğini hacmi tanımlamış oldu. Bu bize esneklik ve çeşitlilik sağladı.

Sergi tarih sınırını Cumhuriyet''''''''in 10. yılı olan 1933 ile çizdiği için, sergileme ünitelerinin üzerinde ona eşlik edecek biçimde yukarı asılan flamalar, adeta kutlamaların tamamlayıcısı bir öğesi gibi düşlendi. Flamalar hafif ve geçirgen yapıları ile sergilemenin katmanlı bir grafik tamamlayıcısı olarak yer buldular.

Sergileme ünitelerinin sökülüp takılabilmelerinin de olabildiğine basit ve anlaşılabilir olmasını istedik. İlk günden beri serginin başka mekânlara taşınıp uyarlanabilmesini ekip olarak oldukça önemsedik. Sökülüp taşınabilmesini ve her yeni mekânda yeniden kurulup gerektiğinde çok yer kaplamadan depolanabilmesini kolaylaştıracak bir tasarım olmasını çok önemli gördük. Tüm kurulumun kısıtlı bir zamanda yapılması gerekliliği düşünülürse hem dijital hem de fiziksel modeller ile ortaya çıkması muhtemel montaj problemleri ortadan kaldırıldı. Aynı zamanda sergi öncesi üretilen prototipler, tasarımın yalınlaştırılması hedefine yaklaştırdı. Bu süreçte ekiplerin ortaya çıkardığı tasarım işleri, serginin nitelikli ve dinamik bir dönüşüm süreci olarak yaşanmasını sağladı. İçeriğin sürekli olarak gelişip tasarıma, bazen de tasarımın içeriğe katkı sunduğu keyifli ve oldukça öğretici bir süreç yaşandı.


Biyomalzeme ile Tasarım: Robotla Biyokompozit Örüntü Uygulaması

$
0
0

Tasarım Ekibi : Seyit Koyuncu,Gizem Mersin,Melih Yavuz,Nezihe Gökçe Kökcan,Oğulcan Çakıcı,Merve Soybaş,Ege Çakaloz,Damla Kobak,Öznur Selimler,Oktay Durmaz,Esma Dilşad Akşap,Serap Öztürk,Derya Meriç ,Orhan Koç,Büşra Kayalar,Ertunç Hünkar,Serdar Aşut
Mimarlık Ofisi : Delft University of Technology,İzmir Ekonomi Üniversitesi

Döngüsel tasarım stratejilerinin bir kısmı, ekosistemde kendiliğinden bozunabilen malzemelerin kullanılması esasına dayanmaktadır.

Biyolojik esaslı bileşenler, ekosisteme zarar vermeden kendiliğinden çözünebilen ve hatta bu süreçte ekosistemi besleyecek şekilde tekrar döngüye katılabilen malzemeler elde etme yönünde önemli olanaklar sunuyor. Biyobozunur ve biyokompozit malzemeler alanındaki gelişmeler yeni tasarım yaklaşımlarının hayata geçirilmesinin de önünü açıyor. Öte yandan, hesaplamalı tasarım ve sayısal imalat teknikleri malzeme işleme konusunda sundukları esnek olanaklar sayesinde biyomalzemelerin farklı tasarım alanlarında kullanımı konusunda öncül deneyler yapma imkânı sunuyor. Bu bağlamda bu atölye çalışması, biyolojik esaslı fiber ve reçinelerden elde edilecek kompozit malzemeyi kullanarak üç boyutlu ve mukavim bir nesne tasarlayıp üretmeyi hedeflemektedir.

Atölye çalışmasında uygulana yöntem, Hollanda’da bulunan Delft University of Technology Mimarlık Fakültesi Design Informatics kürsüsünde geliştirilmiştir. Yine bu kürsünün yürüttüğü eğitim ve araştırma faaliyetleri kapsamında üzerinde çalışılmaya devam etmekte ve Serdar Aşut yürütücülüğünde çeşitli ülkelerde düzenlenen atölye çalışmaları ile mimarlık ve tasarım alanlarından öğrenciler ve araştırmacılar ile paylaşılmaktadır. İyi Tasarım İzmir _4 kapsamında tekrarlanan bu çalışmada da mimarlık, ürün tasarımı, moda tasarımı, mekatronik ve malzeme mühendisliği alanlarından gelen katılımcılarla parametrik modelleme, robot programlama, biyo-kompozit üretimi ve örüntü uygulamaları aşamaları deneyimlenmiştir. Bu sayede katılımcıların kullanılan biyomalzemelerin özelliklerini tanımaları, biyokompozit malzemelerin çeşitli tasarım alanlarında kullanımı konusunda fikir sahibi olmaları, robot programlama, simülasyonu ve kontrolü konusunda temel bilgi ve beceri edinmeleri amaçlanmıştır. 4 tam gün boyunca İzmir Meslek Fabrikası’nda gerçekleşmesi planlanan atölyenin çıktıları İyi Tasarım_4 kapsamında İzmir Kültürpark’ta sergilenmiştir.

Code Yıldız

$
0
0

Tasarım Ekibi : Orçun Ersan,Nilgün Deniz,Uğur Furtuna,Gerta Ajazi,Oya Merve Duman,Esra Bor
Mimarlık Ofisi : ACE Mimarlık

Ankara’da Yıldız Mahallesi’nde, Dikmen Vadisi’ne komşu bir arsada yer alan proje Ace Mimarlık tarafından tasarlandı.

Her ünite optimum miktarda güneş ışığı alır ve Ankara’nın gök mavisinin tadını çıkarmak için balkon ve teraslara sahiptir. Sosyal ve sportif tesisler, toplantı salonları, konukevi, sinema ve etkinlik salonlarının dinamik kentsel yaşamın ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılaması planlanmaktadır. İç avlu, mekan algısı olarak hem iç hem de dış mekan olarak çalışmaktadır. Sosyal etkileşimler için uygun ortam yaratan hoş ve rahatlatıcı bir peyzaj tasarımına sahiptir. Yıldız Kod''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''un şehir ve yaşam arasında yarı geçirgen bir eşik olduğu iddia edilebilir.

Kentsel yaşamın kendine özgü dinamikleri vardır. Konut sakinlerinin günlük rutinleri şehir ve kırsal alanlarda farklılık göstermektedir. Şehrin hızlı, kalabalık ve zorlu, aynı zamanda verimli, canlı ve özgürleştirici yapısı tasarım ögelerini şekillendirmektedir. Tasarlanan konutların bu ihtiyaçların tümüne cevap vermesi gerekmektedir.

Code içerisinde tüm şehir hayatından izler barındıran bir konut yaklaşımına sahiptir.Bu yaklaşım şehrin karmaşasını karşılayabilmenin yanı sıra  sakinlik ve dinginliği de içerisinde barındırır. Tüm mücadeleleriyle şehir hayatını seven ve çok yüzlü bir yaşam alanına ihtiyaç duyan insanlar için gerçek bir yuva yaratmayı amaçlar.

Konut birimleri, tüm gerekli olanakları sunma kapasitesine sahip kompakt fakat işlevsel küçük dairelerdir. Mahremiyet ve çevresel etkileşimin birlikte çalıştığı tasarım kararları kullanıcıların hayat kalitelerini yükseltmeyi amaçlar.

Complex İstanbul

$
0
0

Tasarım Ekibi : Evrim Akcan,Arif Bıltır,Emre Torbaoğlu
Mimarlık Ofisi : Atölye Kolektif

Complex Istanbul projesi, öncelikli hedefi spor turizmi olan çok amaçlı etkinlik programına sahip özel bir yatırım projesi kapsamında gerçekleştirilmiş, mevcut bir otel binasının ek yapısı olarak planlanmıştır.

Farklı kullanım senaryolarının belirleyici olduğu mimari kurgu çerçevesinde spor fonksiyonu başat rol oynamakla birlikte kültür, sanat, fuar organizasyonu vb. etkinliklere cevap verebilecek, esnek kullanıma olanak veren bir hacim önerisi geliştirilmiştir. Toplam inşaat alanı 12.000 m² olan yapıda karma bir taşıyıcı sistem tercih edilmiştir. 32 metre açıklığa sahip olan ana salon hacmi 1. kat seviyesine kadar yükselen betonarme sistemin üzerinde oluşturulan çelik bir strüktür ile çözümlenmiştir. Fuaye alanları ve servis bloğunda ise zemin kat kotundan itibaren çelik taşıyıcı sistem kullanılmıştır. Fuaye bloğu her katta farklı plan izleri kullanılarak oluşturulan galeri boşlukları ile düşey sürekliliğe imkan veren bir iç mekan kurgusuna sahiptir.

Spor amaçlı kullanımlarda resmi müsabakaların yanı sıra bölünebilir saha sayesinde aynı veya farklı branşlara dönük antrenman olanakları sağlanmıştır. Programda yer alan spor dışı organizasyonların yapılabilmesi için teleskopik tribün sistemi tercih edilmiştir. Bu sistemin imkan verdiği esnek kullanım ile salon kapasitesi koltuklu 1.500 ayakta 2.250 kişi sayısına ulaşabilmektedir. Teleskopik tribünlerin yanı sıra konsol çalışan balkon tribünler ile izleyici kapasitesi optimum seviyede çözülmüştür. Farklı etkinliklerin  ses ve ışıklandırma sistemleri için gereken teknik altyapısı çatı altında  oluşturulan yüzer mesh tavan döşemesi ile efektif biçimde çözümlenmiştir.

Cephe malzemesi olarak bükümlü perfore sac ve sinüzoidal panel elemanlar tercih edilmiştir. Aynı zamanda giriş cephesi özelliği taşıyan fuaye bloğu çift katmanlı bir uygulama yapılarak özelleştirilmiştir. Aluminyum giydirme doğrama sisteminin yanı sıra bükümlü perfore sac malzemeden oluşan ikinci bir cidar oluşturularak güneş korunumu sağlanmıştır.

Akustik konforun sağlanabilmesi adına ana salon ile servis bloğunu ayıran bölücü duvar üzerinde ve tavan kaplamalarında ponza sıva ve ahşap yünü paneller gibi ses yutucu malzemeler kullanılmıştır. Bunun yanı sıra sinüzoidal cephe kaplamasının iç yüzeylerinde delikli trapez yüzey uygulaması yapılarak akustik önlemler pekiştirilmiştir.

D&R Flagship Deneyim Mağazası

$
0
0


Mimarlık Ofisi : I-AM

Türkiye’nin en büyük kitap ve müzik satış platformu olan D&R, müşterilerine daha iyi bir mağaza deneyimi sunabilmek ve mağazalarındaki marka yüzünü yenilemek için I-AM ile çalışmış.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

D&R’ın İstinye Park’ta bulunan flagship mağazası için, müşterilerin mağaza içerisindeki yolculuğunu daha tanımlı ve keyifli hale getirerek deneyim alanlarının ön plana çıktığı bir deneyim mağazası yarattık.

Ürün gruplarını iki farklı kategoride toplayarak kurguladığımız müşteri yolculuğu, mağazanın girişinden itibaren ikiye ayrılıyor: Elektronik ürünler sağ tarafta mavi renk koduyla konumlanırken, kitaplar kırmızı renk kodu altında sol tarafta bulunuyor. Açılı raf modül tasarımı sayesinde ürünler mağazanın iç tarafına doğru yerleştirilirken, mağaza cephesinden bakıldığında sadece kırmızı ve mavi modüller üzerinde kategori ve marka isimleri görülüyor. Böylece cepheden bakıldığında ürün kalabalığı olmayan, daha çarpıcı ve ilgi çekici bir mağaza görünümü elde ediliyor.

Mağaza içerisinde 8 farklı noktada konumlandırdığımız deneyim alanları, farklı konseptler için ürün kürasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Lego için bir enstalasyon ve ürün alanı, InstaMix için bir fotoğraflama alanı ve Sony için bir oyun alanı olarak kullanılan bu deneyim alanları, belirli bir konsept için birbiriyle ilişkili ürünleri bir araya getirerek çapraz satış olanaklarını artırıyor. Mağaza içerisindeki zemin aydınlatmaları ise, girişten itibaren müşterileri bu deneyim alanlarına yönlendirecek şekilde konumlandırıldı.

D&R’ın diğer mağazalarına da yaygınlaştırması beklenen bu yeni konsept, müşterilerin vakit geçirmeden ve satın almadan çıkmak istemeyecekleri, çapraz satış olanakları sunan bir mağaza deneyimi sunuyor.

Defne Apartmanı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Mert Uslu,Nilay Özcan Uslu
Mimarlık Ofisi : Mert Uslu Mimarlık

Bostanlı’da bitişik nizam parselde yükselen yapı 250 m2’lik bir alana oturur.

Yol kotundan 1.50 m negatife inen yapının zemin katında ana giriş, peyzaj alanı ve otopark yer alır. Bu kotta kat yüksekliği 3.00 m belirlenerek hem birinci katın yol kotundan +1.50 m yukarıda başlayarak özelleşmesi sağlanır hem de ana girişi, peyzajı ve otoparkı içeren bu alan, güney ve kuzey cepheleri arası doğal havalandırmayı da sağlayan bir sirkülasyon alanına dönüşür. Zeminle birlikte 6 kattan oluşan yapıda 6 adet konut birimi bulunur. Yer aldığı bölge itibariyle kentsel dönüşüm uygulamalarının çoğunlukta olduğu alanın, üzerinde şekillenen yeni yapılarla dönüştüğü söylenebilir. Bu bağlamda gerçekleştirilen uygulamaların birçoğunun tasarım kaygısı gütmeyen, kenti ve yer aldığı çevreyi yeterince anlamlandırmayan projeler olduğu da belirtilmelidir. Defne apartmanı, bitişik nizam parsel yerleşiminin verdiği minimum esnekliğe rağmen cephedeki yalın tasarım dili, geniş şeffaf açıklıkları ve farklı malzemelerin (cam, ahşap ve beton gibi) dengeli bir araya gelişleri ile bulunduğu çevrede kendi özgün kimliğini yaratır. 

İlk dört kat boyunca her katta bir konut biriminden oluşan yapının 5. ve 6. katlarında ön ve arka cephede konumlanan iki adet dubleks konut birimi yer alır. Her katta bir konut biriminin yer aldığı plan şemasında; ana girişi geniş bir hol karşılar. Giriş holünden güney cephesine geçildiğinde oturma alanı,  mutfak ve her ikisinden erişim sağlanan balkon konumlanır. Kuzey cephesinde ise; yatak odaları, ıslak hacimler ve balkon yer alır. İç mekanda oturma alanı ve mutfak fiziksel olarak tamamen birbirinden koparılmayarak her iki mekan arası görsel ve fiziksel akışın sürekliliği korunur. İki mekanı birbirinden kısmi olarak ayıran taş kaplama duvar iç mekandaki beyaz hakimiyetine renk ve malzeme farklılığıyla kontrast oluşturur. Söz konusu kontrastlık; pencere doğramaları, mutfak ve ıslak hacim mobilyaları, kapı kolları, dolap kulpları ve yer yer asma tavana gizlenen aydınlatma elamanlarıyla pekiştirilir. Malzemelerin (duvar ve zemin kaplamaları, mobilyalar vb.) birbirleriyle çıplak birleşimleri tercih edilen iç mekanlarda, titizlikle gerçekleştirilen uygulama süreçleri neticesinde, herhangi bir bitiş elemanına (süpürgelik ya da metal derz çıtası gibi) rastlanmaz.

Defne Apartmanı, konumu gereği bitişik nizam yapılaşmanın getirdiği dezavantajın görsel ve mekânsal olarak avantaja evrildiği bir tasarım sürecinin ürünüdür. Geniş açıklıkları ile iç mekanın okutulduğu projede, giriş cephesinde kullanılan yatay ve düşey ahşap dikmeler ile her kat birbirinden ayrışır ancak bu ayrışma tüm cephede görsel bir bütünlüğün de temelini oluşturarak yapıya kendi kimliğini kazandırır. Apartmanda yaşama kültürünün mekânsal ve işlevsel olarak sıradanlaştığı ya da belki de daha doğrusu önemsizleştirildiği günümüzde; kullanıcısının mekânsal, görsel ve psişik beklentilerini karşılayabilecek özgün bir yapı olabilme çabasının örneği olarak Defne Apartmanı, kentsel dokudaki yerini alır ve kendi hikayesini oluşturur.

Divan Otel Diyarbakır

$
0
0

Tasarım Ekibi : Orhan Uludağ,Zeynep Uludağ
Mimarlık Ofisi : Uludağ Mimarlık

Uludağ Mimarlık tarafından tasarlanan otel 2019 yılında inşa edildi.

Tasarımcılar, projeyi anlatıyor:

Şehrin yeni gelişen aksında, havaalanına yakın bir konumda yer alan Divan Otel, Diyarbakır için yeni bir kentsel imge olmuştur. Yapı mimari imgesi, işlevi ve mekansal nitelikleriyle güçlü bir kentsel ilişki sergiler. Mütevazi ölçeği, dinamik hacimsel ilişkileri ve malzeme seçimleriyle güçlü bir kentsel işaret olma potansiyeline de sahiptir. Plan titiz bir işlevsel organizasyona karşılık gelen büyük bir netlik göstermektedir. Estetik değerlerin yalın bir dille vurgulandığı tasarımın yoğun bir mimari programı vardır. Sınırlı bir kent parselinde işlevsel bir şema ile kurgulanan beş yıldızlı otel programının yanı sıra kent otelinin sahip olması gereken tüm sosyal mekanlar tasarımda yer almaktadır. Çeşitli kültürel ve sosyal aktivitelere olanak sağlayacak bu mekanlar kentin önemli bir buluşma yeri olacaktır. Divan zinciri otellerinin sürdürdüğü pub geleneği burada da zemin katta önerilmiştir. Bunun yanı sıra pek çok sosyal etkinliğin gerçekleşebileceği çok amaçlı salonlar, bölünebilir balo salonu ve toplantı salonları tasarlanmıştır. Fitness, spa ve yüzme havuzu gibi çeşitli eğlence ve spor etkinliklerine de olanak sunmaktadır. Cephelerde kullanılan farklı malzemelerin, farklı doku ve renklerin kompozisyonu hacimsel ilişkilerin ve düşey elemanların etkisini güçlendirmek için tercih edilmiştir. Cephede güneş kırıcı olarak önerilen şeffaf kayar panellerin hareketli kompozisyonu tasarımın dinamik etkisini artırmak ve Diyarbakır’ın ufuk çizgisine çarpıcı bir etki bırakmak amacıyla düşünülmüştür. Ancak yapım sürecinde bu elemanlar yapımcı tarafından uygulanmamış ve bu bağlamda estetik kitle etkisi tasarımcının önerdiğinden farklı olmuştur.

Düş-e-zemin

$
0
0

Tasarım Ekibi : Melis Varkal,Tuba Doğu,Erenus Atilla,Büşra Bülbül,Şeyma Çelik,Caner Çoban,Erol Gürses,Berfin Güzel,Ali Kanal,Abdulkadir Keleş,Sara Kerimi,Melis Kocaman,Aybüke Meral,Gizem Mersin,Aylin Özkan,Dilek Turhan,Barış Can Yılmaz,Ahmet Yörükan
Mimarlık Ofisi : UrbanTank

UrbanTank tarafından tasarlanan Düş-e-zemin, "Çocukların kentte kendi mekanlarını düşleyecekleri bir zemin nasıl oluşur?" sorusuna cevap aramak üzere, Kültürpark’ta sergilenen bir kamusal yerleştirmedir.

UrbanTank, projeyi anlatıyor:

Melis Varkal ve Tuba Doğu koordinatörlüğündeki Düş-e-zemin projesi, okul öncesi eğitmeni, klinik psikolog, mimar, mimarlık öğrencileri, tasarımcı ve sanatçı olmak üzere farklı disiplinlerden gelen katılımcılarla tasarlanmıştır.

Kamusal yerleştirme için seçilen Kültürpark, kentin en görünür, nefes alan, ve nitelikli kamusal boşluklarından birisi olarak halihazırda çocuklar için belirgin ve önemli bir odaktır. Çocuklar üzerinden incelediğimizde belirli aralıklarla konumlandırılmış oyun parkları, lunapark ve spor sahaları kadar kentte nadir olarak karşımıza çıkan geniş yeşil alanları ile Kültürpark, yalnızca çocuk için değil kentli için de oldukça özel bir açık alandır. Özellikle son dönemde yoğunlukla gördüğümüz, çocuğu merkeze koyan ve kentsel mekandaki varlığını güçlendirecek atölye ve açık hava tiyatrosu gibi etkinlikler de mekânın kullanımını arttırmak adına atılan olumlu adımlardandır.

Düş-e-zemin’in temel hedefi bu ilişkiyi daha da öteye taşımak, bunu yaparken de çocuk için yeni bir alan tariflemek ve bu alanı bir deneyim mekânına dönüştürmektir. Araştırma, tasarım, uygulama ve deneyim olmak üzere dört aşamadan oluşan sürecin ilk aşamasında katılımcılar, çocukların Kültürpark deneyimlerini analiz etmiş ve çocukların mekânı dönüştürme eylemleri üzerinden potansiyel yeni mekânsal açılımları keşfetmiştir. Bu aşamayı takiben tasarım yaklaşımları geliştirmişlerdir. Üçüncü aşamada uygulanan kamusal yerleştirme, Kültürpark içerisinde belirlenmiş yeşil alan üzerinde kurulmuştur. Deneyim sürecinde ise, farklı yaş gruplarını hedef alan bir seri etkinlik aracılığıyla katılan çocuklar, tasarlanan yerleştirmeyi deneyimlemiş ve dönüştürmüşlerdir.

Düş-e-zemin’in mekânsal kurgusundaki yaklaşım, 20. yüzyılın ortalarında Hollanda’da Aldo Van Eyck tarafından öne sürülen ve geliştirilen oyun alanlarının tasarımına paraleldir. Bugün hala güncelliğini koruyan bu oyun alanları, işlevselci bir biçimde ele alınan ve kullanımı önceden belirlenmiş oyun alanlarının aksine kullanıcının deneyimiyle tariflenen esnek bir mimari yaklaşımı mümkün kılmıştır. Bu gözlemden yola çıkarak Düş-e-zemin, çocuk kullanıcıların duyusal ve eylemsel kesişimlerini odağına alarak kullanıcıların hayal gücünü tetiklemek adına minimalist bir yaklaşımla tasarlanmıştır. Burada hedef, mekânı çocuğun yorumlayabilmesi ve kendisine göre dönüştürebilmesidir. Temel bedensel aktiviteler ve duyuları odağına alan, açık/kapalı, alçak/yüksek, aydınlık/loş gibi farklı mekânsal niteliklerin bir aradalığı ile bir kompozisyon oluşturulmuş, bu tasarım girdilerinin etkileşimi ile çocuğun zihnini harekete geçirmek amaçlanmıştır. Kot farklılıkları ile kendi içerisinde ayrışan mekânda, farklı yaş gruplarının mekâna yaklaşım ve algılama biçimleri çeşitlendirilmiştir. Mekânın dört bir yanından görülebilen ve farklı yüksekliklere erişen kırmızı ses boruları merak uyandırarak mekânı davetkar kılarken, farklı eylemler üzerinden boruların kullanımı ile mekândaki kullanımlar duyular üzerinden de çeşitlenmiştir.

‘Döngü’ teması atölyenin üretim sürecinde kendisini göstermiştir. Temaya süreçte biyolojik açıdan yaklaşılmış, ve farklı yaş gruplarının projeye katılımıyla karşılıklı öğrenme ve birlikte üretme süreci deneyimi olarak yorumlanmıştır. Bunun ötesinde proje, temaya daha farklı bir ölçekte dokunmak istemiş, Düş-e-zemin’in kent için öğretici bir başlangıç olmasını ummuştur. Düş-e-zemin, kentte çocuklara kullanımı açık bırakılmış, yani işlevlendirilmemiş bir ‘ara mekân’ sunulduğu takdirde bunun çocuk kullanıcı tarafından kısa zamanda nasıl sahiplenilebileceğini bize göstermiştir.


Elsa Ortopedi Rehabilitasyon Yönetim Binası

$
0
0

Tasarım Ekibi : Gül Güven,Figen Zorlu,Gamze Güven
Mimarlık Ofisi : VEN Mimarlık

VEN Mimarlık tarafından yapılan Elsa Ortopedi Rehabilitasyon Yönetim Binası iç mekan tasarımı 2019 yılında tamamlandı.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

ELSA Ortopedi firmasının yeni yönetim binası tamamlanıp iskan alınmasını takiben iç mimarisini projelendirmek üzere VEN’e gelmiştir.

Yapı 3 bodrum ve 5 kattan oluşur. Apartman parselinde konut yapılaşma koşulları ile şekillendiğinden yetersiz kat yüksekliği, bölünmüşlüğü tasarımda bazı kısıtlar getirmiştir.

Yapının her katında farklı bir grup şirketi konumlanırken; Elsa ortopedi 3 ve 4. katta, Medi Türk Ortopedi 2. katta, Plato Bilgisayar 1. katta yer almaktadır. Girişte ise caddeye açılan Elsa-Medi’nin Mağazası bulunur. Bodrum katta yer alan Teknik Ofis dışarıdan ayrı bir servis girişinede sahiptir.

Tüm bu farklı fonksiyonlar ortak bir dikey sikülasyon alanı ile birbirlerine bağlanırlar. Bu ortak dikey bağlantıda tasarlanan metal çerçeveler üzerinde yer alan grafikler ilgili kattaki ofisi temsil eder.

Sade, şık, dinamik bir ofis hedeflenmiştir. Zeminde döşeme kaplaması olarak pandoma kullanılmış, dikey şaftla birlikte ofis katlarında duvarlarda da pandoma kaplama tercih edilmiştir. Pandoma brüt görünümü ve mikrobeton uygulaması ile hedeflenen iç atmosferin mekana yansıtılmasına destek olmuştur. Yeni bölme duvarlar ise çoğunlukla camdır böylelikle çalışma ofisleri şeffaf cam bölücüler ile genel alanlardan izole edilmişlerdir. En üst katta yemekhane, masa tenisi, langırt, multimedya alanını kapsayan sosyal alanın yanında  seminer salonu ve  yurtdışından gelen gruplar için sunum ve çalışma ofisi yer alır. Bu kata hem ana holden hem de 3. katın merkezinde tasarlanan çelik merdivenle ulaşılabilir. Binanın teras çatısı ise ortak kullanıma olanak sağlayan bir çatı bahçesidir.

Elysium Park

$
0
0

Tasarım Ekibi : Cengiz Şentürk,Ceren Şentürk,Betül Eroğlu,Büşra Karatay,Hakan Düzen
Mimarlık Ofisi : Başak Mimarlık

Proje alanı; Samsun’un gelişen yerleşim alanı Atakum ilçesindedir.

Yapı alanı, çevresi göz önünde bulundurularak bina yerleşimi, yapılarla ilişkisi doğrultusunda tasarlanmış. Yapı arazisinin topoğrafyası dikkate alınarak, kütle eğimin üst noktalarına çekilmiş ve tek bina olarak belirlenmiş. İklim koşulları ve deniz etkisi düşünülmüş olup, yönlenmesi bu doğrultuda kararlaştırılmış.

Bu kurgu, sürdürülebilirlik bağlamında, yapıya insan yaşamına uygun bir konfor sağlamakta. İmar verilerinin sıradan kararlarını sorgulayan ve yeniden yorumlayan yapı, kendine özgü bir kimlik oluşturmuş.

Plan tipolojisi, kendini dışa vurur bir şekilde yapı kabuğunu oluşturmuş. Böylelikle iç mekânlar balkonlarla birlikte dış mekânlarla bütünleşmiş. Bu ayrıntının kütleye bir ruh, bir derinlik etkisi vermesi hedeflenmiş.

Bahçe peyzajı ile çocuk oyun alanları, spor alanları ve diğer sosyal alanlar arazi içerisinde katmanlara yayılmış olarak tasarlanmış.

İmar koşulları dikkate alınarak, iklim koşulları, fiziksel çevre, tasarım potansiyelini yaşayanlara net bir şekilde aktarılması amaçlanmış. Bu nedenle sade bir dili olan tavır oluşturmak ve mevcut çevreden, komşu yapılaşmadan farklılaşmak ana kriterler olmuş. Alışılagelmiş plan tiplemelerine karşı, yeni parametrelerle; karmaşık ve mimari tasarım sürecinin estetik monoton kararlarından uzak bir yapılaşma niteliği gözetilmiş.

Emlak Konut Başakşehir 2. Etap Evleri

$
0
0

Tasarım Ekibi : Yavuz Selim Sepin
Mimarlık Ofisi : Sepin Mimarlık

Proje süreci, TOKİ ve Emlak Konut birlikteliğiyle 2014 yılında “7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe” isimli ulusal mimari proje yarışmasıyla başlamış.

Bu yarışma sonucunda sunulan projelerden biri olan bu proje, ikinci mansiyon ödülü almış ve bu süreci takip eden zamanda Emlak Konut yetkilileri tarafından projenin uygulanması talep edilmiştir. Bu uygulama süreci içinde yarışmada öngörülen programın eğitim bölümü kaldırılarak konutla ilgili projenin geliştirilmesi istenmiş.

Kayabaşı Bölgesi Konut Tasarımı kentsel kurgusunda işverenlerin bu kadar dar bir alanda yüksek emsal değerlerine sahip konut alanları istemesine rağmen sürekli gelişen, değişen toplumsal, kültürel ve kişisel kullanıcı gereksinimleri ve beklentilerinin yorumlanmış; “insan ölçeğinde, komşuluk ilişkilerini ön plana çıkaran, bireylerin keyif içinde yaşayacakları, bolca karşılaşma ve sosyal yaşam alanları tasarlanarak, doğal ve ekolojik yeni yaşam çevreleri yaratmak” konusunda yenilikçi öneriler getirilmiş.

Topografyanın sağladığı eğimden yararlanılarak bahçe katına küçük veya dubleks büyük konutlar yerleştirilerek eğimli tarafında konutlara ait kapalı otopark planlanabilmiş. Eğimdeki avantajlar kullanılarak bu eğimli platformlarda kapalı yüzme havuzları, spor alanları, kullanıcıların gereksinimini karşılayacak sosyal/kültürel etkinliklerini gerçekleştirebilecekleri mekanlar ve ayrıca çocuk oyun bahçeleri ile bu iç avlular desteklenmiştir. Adaları saran yeşil alan, tüm planlanan adaların içlerine etkilendirilerek yeşilin sürekliliği sağlanmış.

Toplamda 11 bloktan oluşan tasarımda, blokların konumlanış biçimleri, bahçe alanından maksimum düzeyde yararlanılarak her bir dairenin ortada yaratılan iç avlulara ya da arazi önünde / yanında yer alan yeşil alanlara bakış vermesi amaçlanmış.

1. Ödül, İzmir Ticaret Odası Binası Yenileme Fikir Projesi Yarışması

$
0
0

Tasarım Ekibi : Mustafa Gökhan Çelikağ,Alpay Demirci,Buğra Eser,Kerem Yeşildağ


Proje Raporu

GİRİŞ

Projenin tasarım fikri "Bir aradalık" kavramı üzerinden geliştirilmiştir. 2000''''li yıllar insanların hayal güçlerini bile zorlayacak dijital devrimlere ve gelişmelere sahne olmuştur. Yaşanılan dijital dünya zaman, mekân ve insan arasındaki ilişkileri de kuşkusuz değiştirmiştir. Proje, bu bağlam üzerinde durarak "Bir aradalık" kavramını mevcut yapıda üç durum üzerinden değerlendirmekte ve öneri yapıda ise tespitlere cevap olacak biçimde üç farklı şekilde ele almaktadır.

YERLEŞİM DÜZENİ

•Yapının kentle bir aradalığı: Yapının yeni fonksiyonu konvansiyonel bir ofis düzeninden ziyade, kentlinin de yapıyı her saat kullanabileceği, yapıyla etkileşim içine geçeceği bir düzen önermektedir. Bu düzen yapının sokak kotuyla olan ilişkisinden başlayacak şekilde davetkar ve içine alıcıdır. Yapının genelinde de inovasyon kavramının gerektirdiği esneklik ve yaratıcılığı teşvik edici plan çözümleri kurulmuştur.

•Yapı kullanıcısının birbiriyle olan bir aradalığı: İnovasyon kelimesi kavram olarak hem bir süreci, hem de bir sonucu ifade eder. Bu süreçlerin iyi çalıştığı tüm çağdaş binalarda yapı kullanıcısının birbiriyle etkileşiminin en üst düzeye çıkarıldığı görülmektedir. Bu amaçla önerilen projede de özellikle orta alandaki galeri boşlukları yer yerkapatılarak, kullanıcının birbirinden öğrenebileceği ortak mekanlar planlanmıştır.

•Yapının denizle bir aradalığı: Mevcut binanın önemli problemlerinden birisi, "İzmir Körfezi ile etkileşim içinde olmamasıdır. Bu durum hem mekânsal düzenlemenin çok bölümlenmesi hem de strüktür sisteminin cephelerde ters kirişlerden oluşmasından dolayı oluşmuştur. Öneri projede cephenin karakteri kısmen değiştirilmiş, ters kirişler her iki katta bir kaldırılarak yapının şeffaflaşması sağlanmıştır. Yapıda deniz herkesin hakkı söylemiyle deniz tarafında 2 katta döşemelerin boşaltılmasıyla kat bahçeleri ve ortak alanlar oluşturulmuştur.

KULLANIM SENARYOLARI

Yapının kullanım senaryosuna etki eden önemli kararlardan biri, merdivenin de yeniden tasarlanmasıyla oluşan boşluğun "biraradalık" mekanlarına terk edilmesidir. Bu alanlar yapının ortak yaşanılan, paylaşılan alanlarını oluşturmaktadır. Yine bir "birarada olma mekanı" ise deniz cephesinde geri çekilerek oluşturulan kat bahçelerinde yaratılan sosyal mekanlardır. Bunun yanında yapıda genel olarak, esnek, değişebilen ve çeşitli fonksiyonlara uyarlanabilen bir mimari oluşturulmaya çalışılmıştır.

YAPISAL ÖNERİLERDE DEĞİŞİKLİKLER

Yapının en önemli yapısal değişimi düşey sirkülasyonun yeniden kurgulanmasıdır. Bu kapsamda yapının 9 ve 10 no''''lu akslar arasındaki boşluğa yeni bir merdiven tasarlanmış, yapının mevcut merdiven kollarından birisi kaldırılmıştır. Bu kaldırılan alana amfiler tasarlanmıştır.

Yapıdaki diğer bir yapısal değişim, 3 ve 5. katta denize bakan cephedeki 1 ve 2 no''''lu aksların arasındaki döşemelerin kaldırılmasıdır. Bu akslar kaldırılınca bu katlarda ilgili döşemeleri taşıyan ters kirişler de kaldırılmıştır.

Bu değişiklikler binanın cephe karakterini de değiştirmiştir. Yapının çatısı yeniden ele alınmış, aynı geometri çelik profiller ile açılır kapanır şekilde planlanmıştır. Son olarak yapının iklimlendirme sistemi asma tavan kaldırılarak tavanda serbest dolaşır hale getirilmiştir. 

2. Ödül, İzmir Ticaret Odası Binası Yenileme Fikir Projesi Yarışması

$
0
0

Tasarım Ekibi : Burçin Demirci,Yenal Akgün,Melis Varkal


Proje Raporu

TASARIM KARARLARI VE YERLEŞİM DÜZENİ

• Proje konusu yapı, konumu itibariyle İzmir kent siluetinde önemli bir noktada bulunmaktadır. Ancak mevcut cephesi ve plan anlayışından ötürü yapının denizle ve kentle olan ilişkisi oldukça zayıftır. Bu sebeple, önerdiğimiz proje yapının denizle ve dolayısıyla kentle olan ilişkisini arttırmayı hedeflemektedir.

• Bu amaca paralel olarak yapının cepheleri, "saydamlık", "esneklik" ve "berraklığın"öne çıktığı bir dille yeniden tasarlanmıştır. Böylece proje önerimizin en önemli hedeflerinden birisi olan "dışarıdan merak edilen ve etkinlikleri dışarı (dolayısıyla tüm kente) yansıtabilen, inovasyon kavramını bir Festival niteliğinde tüm kentle beraber yaşayabilen bir yapı" elde edilmiştir.

• Yapıda iki önemli odak oluşturulmuştur. Bunlardan ilki "Dijital Deneyim Merkezi''''''''''''''''ni" barındıran "Kırmızı Kutu", diğeri ise yapıdaki tüm büyük etkinliklerin yapılacağı "Festival Alanı"dır.

• Sirkülasyon çekirdeğini merkez kabul ederek, yapının Atatürk Caddesi''''''''''''''''ne bakan kolunda olabildiğince açık ofis ve açık alan bırakılmış, yapının çoğu kapalı ve bölümlenebilir birimleri Cumhuriyet Bulvarı''''''''''''''''na bakan kolda toplanmıştır. Böylece sirkülasyon çekirdeğinin bulunduğu alana kadar tüm kullanıcıların denizi algılaması sağlanmaya çalışılmıştır.

KULLANIM SENARYOLARI

• Yapının en önemli odağı, tüm büyük etkinliklerin de yapılacağı "Festival Alanı"dır ve esnek kullanımlara izin verecek şekilde tasarlanmıştır. Bu amaçla, teleskopik bir amfi planlanmış, toplantı, konser gibi etkinlikler için gerekli mimari düzen sağlanmıştır. Bunun yanında amfinin toplanması ile oluşacak düz ve yüksek tavanlı hacim "Robot Yarışları", "Drone Yarışları" ile İZTO''''''''''''''''nun olası sergi, kokteyl gibi etkinliklerine imkân sağlayacak nitelikte ve esneklikte tasarlanmıştır. Festival alanının deniz cephesine bakan yüzeyi ve tavanı katlanır cam sistemlerle tasarlanmış olup, hava koşullarına göre etkinlikleri açık havada yapmaya imkân sağlamaktadır. Bu özellik hem İnovasyon Merkezi''''''''''''''''nin yenilikçi ve esnek mekân gereksinimlerini karşılamakta, hem de yapı kullanıcısının denizle ve dış mekânla olan iletişimini arttırmaktadır. Bu hacmin, yapının ve hatta İZTO''''''''''''''''nun prestij mekanı olması hedeflenmektedir.

• "Kırmızı Kutu" yapının diğer bir önemli odağıdır ve "Dijital Deneyim Merkezi"ni barındırır. Bu hacim, yapının cephesinden de okunabilecek iki kat yüksekliğinde bir kapalı kutu olarak tasarlanmıştır. Hem rengi, hem de şeffaf yapı cephesi üzerindeki tek opak yüzey olması sebebiyle kent ölçeğinde bir merak nesnesi olması hedeflenmiştir. Bu hacimde, hem İzmir kent ve ticaret tarihini anlatacak interaktif görseller sunulacak, hem de çeşitli sanatçıların tasarlayacağı dijital enstalasyonlar kullanıcıyla buluşacaktır.

• Yapının Atatürk Caddesi yönündeki girişi "Dijital Deneyim Merkezi"ne (Kırmızı Kutu), Cumhuriyet Bulvarı yönündeki girişi ise İnovasyon Merkezi''''''''''''''''ne tahsis edilmiştir. Bu iki birim arasındaki görsel bağlantı olabildiğince açık ve şeffaf çözülse de dolaşım karışmamaktadır.

• Kırmızı Kutu''''''''''''''''ya ulaşım girişten itibaren kurgulanan "Kırmızı Yol" ile sağlanmış, bu yol üzerinde yapının sergi alanları ve dijital deneyime dair duyusal materyalleri konumlandırılmıştır.

YAPISAL ÖNERİLER VE DEĞİŞİKLİKLER

• Yapının statik sistemine yapılan temel müdahaleler şu şekildedir:

o Yapının 19.60 kotundaki (mevcut toplantı salonu zemini) döşemesi kaldırılmış, önerilen "Festival Alanı" 15.05 kotunda tasarlanmıştır. Bu işlem yapılırken yapının XX akslarındaki eğimli betonarme döşeme de kaldırılarak yerine düz bir döşeme önerilmiştir.

o Yapının Cumhuriyet Bulvarı yönündeki Giriş Lobisinin tavan yüksekliği +4.25 kotundaki döşemenin YY aksına çekilmesi ile arttırılmıştır. Bu işlem yapılırken kirişler muhafaza edilmiştir.

o Yapının eğimli çatısı İzmir Körfezi siluetinde oldukça baskın olduğundan ve önerdiğimiz açılır/ kapanır çatıyı üretebilmek amacıyla eğimli çatı +24.80 gabarisini tutacak şekilde kaldırılarak yerine hafif çelik taşıyıcı sistemler ile bir düz teras çatı tasarlanmıştır.

o Yapının cephelerindeki güneş kırıcı kirişler kaldırılmış, yerine tüm cepheye katlanabilir bir alüminyum mesh dış cidar önerilmiştir.

• Yapının mevcut mekanik sistemi asma tavanların altında ve yapının cephelerinde bulunan ters kirişlerin paralelinde bulunmaktadır. Önerdiğimiz projede asma tavanlar kaldırılmış, tüm mekanik sistem tavanda açıktan gidecek şekilde tasarlanmıştır.

Robinson Crusoe 389 Kitabevi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Han Tümertekin
Mimarlık Ofisi : Mimarlar ve Han Tümertekin

Robinson Crusoe 389 Kitabevi''''nin İstiklal Caddesi üzerindeki mağazası 2014 yılında kapanmış, SALT Galata''''ya taşınmıştır.

İstiklal Caddesi üzerinde dikdörtgen tabanlı bir hacim. 45 m2’lik iki kat. Koruma kurallarına tabi bir cephe. Ve tonozlu bir tavan. Bu öğelerle sınırlanmış mekanın bir kitapçıya dönüşmesi amacıyla kitaplar iki kat yüksekliğindeki duvarlar boyunca üst üste yığılıyor. Mekan artık zeminden, tavandan ve kitaplardan oluşmakta. Yapısal duvarlar kaldırılarak cephe şeffaflaştırılıyor. Kitap duvarları kendi kendilerini taşıyor. Çelik konstrüksiyona farklı açılarda bağlanan tek bir raf sistemi farklı kullanımlara imkan tanıyor.

The Museum Hotel Antakya

$
0
0

Tasarım Ekibi : Emre Arolat,Elvan Arolat,Gonca Paşolar,Şerif Süveydan,Özge Ertoptamış,Deniz Kösemen,Başak Akkoyunlu
Mimarlık Ofisi : EAA-Emre Arolat Architecture

The Museum Hotel Antakya, Emre Arolat Architecture tarafından tasarlandı.

Proje hakkında:

Antakyanın merkezinde, Hristiyan dünyasının önemli hac noktalarından biri olan St. Pierre Kilisesine yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntılar, bu alanda bir beş yıldızlı otel yapmak isteyen işvereni müze-otel fikrine yönelten unsur olarak ortaya çıkar. Korunarak ziyarete açık tutulmak istenen tarihi kalıntılar ile kamusal kullanımı içine almakta zorlanan otel programının oluşturduğu zıtlık, tasarımı tetikleyen etmenlerin başında yer alır.

Pek çok projede ana koşullayıcı olarak devrede olan yer ve bağlam; yakın çevredeki az katlı, seyrek ve nitelikli sayılması zor olan yapılaşmadan ziyade, alanın içindeki arkeolojik bulgular ve Antakyanın fiziksel ve sosyal verileri içerisinden tanımlanır. Zaman içerisinde kendi yapısal kodlarını üreterek neredeyse yerden bağımsız bir tip haline gelmiş olan "otel", yere ve duruma özgü koşullar ile girdiği ilişkiden alışıldık yapısını ters yüz ederek çıkar. Kalıntıların karakterize ettiği alana yerleşecek otel yapısı, içe dönüp kompaktlaşmak yerine, barındırdığı programları birbirinden bağımsız hareket edebilen tekil birimler haline getirerek kazı alanının üzerine yayılır ve kalıntıları örten koruyucu saçağın altında kendine yer bulur.

Kazı alanındaki kalıntıların yerleri, yapının yere bastığı noktaları belirleyen ana faktördür. Yapının ana taşıyıcısı olan kompozit kolonlar, kazı alanının ortasından geçen dere yatağı izinin açtığı boşluk ve alanın çeperlerinde belirlenmiş noktalarda, kalıntılara olabildiğince zarar vermeden konumlanır. Kolonların taşıdığı ana saçak, hem arkeolojik alanı imleyen bir üst örtü, hem de üzerinde balo salonu, toplantı salonu, açık havuz ve sosyal tesislerin bulunduğu, peyzaj ile zenginleşen bir üst platform halini alır. St. Pierre Kilisesi''''''''nin bulunduğu tepeyi ve kenti gören bu platform, Antakyalıların açık hava teras kullanım alışkanlıklarını devam ettirir. Platformun geçirgen yüzeyinde eski dere yatağını takip ederek binayı boydan boya kat eden bir yarık ve yer yer açılan delikler saçak altının ışık almasını sağlarken arkeolojik kalıntılarla görsel bağlantının da otelin hiçbir alanında kopmamasını sağlar.

Otelin ana gövdesi, tekil kompartımanlar haline getirilmiş prefabrike yatak odası ünitelerinin istiflenmesiyle oluşur. Çelik kirişlerden oluşan bir ızgaranın üzerine yerleştirilen yatak odaları; yatay bağlantı yolları ve köprüler ile ana dolaşıma bağlanır. Saçak altında kalan bu yarı açık mekan; dışarıdaki iklimsel koşullardan soyutlanmayan, zemindeki kalıntılar ile görsel ilişkinin sürdürüldüğü ve yere ait niteliklerin deneyimlendiği bir dünya sunar. Yarı kapalı teraslar ve bahçeler bu deneyimi daha cazip hale getirir. Lobi, restoran, lounge gibi birimler, kalıntıların bulunduğu kottaki kamusal kullanıma açık alanlara yakın seviyede konumlanır. Otel yapısı bu özellikleriyle, mekan standartlarından feragat etmeden yere ve duruma özgü hale gelmeyi amaçlar.

Kazı alanının üzerinde dolaşan köprü ve rampalar ile oluşturulan açık alan parkuru, alanı bir arkeolojik park olarak ziyarete açar ve kalıntıların yakından görülmesine imkan verir. Parkurun başlangıcı olan InfoBox, ziyaretçinin kazı alanındaki tarihi bulgular hakkında bilgilendirildiği bir giriş noktasıdır.

Yapıyı oluşturan elemanların prefabrike üretimi, alanda yapılacak yerinde üretimi en aza indirmeye yardımcı olur. İnşa edilmekten çok "yerinde kurulan" yapı, bu niteliğiyle kazı ekiplerinin arkeolojik alanda kurduğu geçici konaklama tesislerini akla getirir.


Galata Apartmanı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Burak Yardımcı,Ali Önalp,Özgür Koç
Mimarlık Ofisi : WE''re

Galata Apartmanı’nın tasarımı WE’re’a ait.

Proje hakkında:

Galata Apartmanı kentin en tarihi bölgelerinden biri olan Perada bulunmaktadır. Galata Kulesine açılan sokaklardan biri olan Serdar-ı Ekremin diğer ucunda bir bitiş yapısı olarak yer alır. Son yıllarda turizm ile işlevsel ve yapısal dönüşüm yaşayan bu sokak ağırlıklı olarak 1. dereceden tarihi yapıların bulunduğu bir alandır. Tüm yapı zemin kat ticaret alanı hariç, konut işlevi taşımaktadır ve 2 adet normal 1 adet dubleks daireden oluşmaktadır. Yapı 71 m²''''''''''''''''lik görece küçük sayılabilecek bir proje alanına sahiptir. Tarihi dokunun içinde, yakın çevredeki ton ve malzeme kullanımı ile uyumlu fakat karakteristik olarak çağdaş ve özgün bir cephe yaratma yaklaşımı, tasarımın ana çıkış noktasıdır. Bu bağlamda, ara sokakta bulunmasından ötürü kısıtlı gün ışığına sahip bu alanda, maksimum gün ışığı alabilecek ama aynı zamanda bir konut yapısında bulunması gereken mahremiyet ortamını da sağlayabilecek, katmanlı bir cephe tasarımına gidilmiştir. Farklı yoğunlukta ışık geçirimine sahip cam, taş ve metal yüzeyler katmanlı olarak cephede ele alınmıştır. Geçirimli metal ve taş yüzeyler tüm cephe boyunca hareketli paneller halinde ele alınmış ve kullanıcıların gün içindeki değişimine bırakılmıştır. Yapının iç mekân tasarımında ise maksimum kullanıma olanak veren yüzey ve hacimler yaratacak şekilde dingin, sade ve modern bir tasarım amaçlanmıştır. İki farklı renk ve tonun hâkim olduğu iç mekân tasarımı bu yaklaşımla şekillendirilmiştir.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Merkezi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Kaya Sönmezler
Mimarlık Ofisi : EKS Mimarlık

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Merkezi, EKS Mimarlık tarafından tasarlandı.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Merkezi, Beşiktaş''''''''ta yer alan Fen Edebiyat Fakültesi''''''''nin Bomonti''''''''deki yeni binasına taşınması ile işlevini yitirmesi sonrasında 1974 tarihli eski yapının yerine inşa edilmiştir. 2012 yılında, öncelikle mevcut binanın güçlendirilmesi düşüncesi ile hareket eden üniversite yönetimi, gerek yapının zaman içinde yıpranmış olduğu, gerekse mevcut strüktürel sisteminin ve donanımının yeni işlevlere imkan tanımadığı gerekçeleriyle yıkılarak yeniden inşa edilmesi kararını vermiştir. 2013 yılında başlayan tasarım ve planlama çalışmaları yine 2013 yılında tamamlanarak 2014 yılında inşaatına başlanmıştır. Yapının inşaatı 2019 yılında tamamlanmıştır.

Proje arsası, Beşiktaş iskelesi ile Çırağan Caddesi arasında denize dik ve Bahçeşehir Üniversitesi ile bir restaurant yapısına bitişik konumdadır. Arsanın konumu, biçimi ve komşu yapıların boyutsal farklıları nedeniyle yeni binanın tasarımında mekanlara doğal ışık sağlanması temel zorluk olarak görülmüştür. Binanın deniz cephesi ile Beşiktaş Meydanı ve Çırağan Caddesi cepheleri ile genel silüeti tasarımın üzerinde en çok düşünülen ve tartışılan unsurlarıdır.

Beşiktaş kıyılarının kentsel siluetinin bütün karmaşıklığı içinde baskın olarak sert ve yansıtıcı yüzeylerden oluştuğu, özellikle binanın güney batı yönünde kalan meydanın korunaksız geniş bir boşluk olduğu görülerek binanın cephesi gerek ışık ve gerekse ses yansımalarını azaltarak kentsel konfora katkıda bulunması amacıyla tekstil malzeme ile oluşturulmuştur. Arsa formundan kaynaklanan açı ve boyut değişimi binanın ortasında cephenin faklılaştırılması ile tasarıma yansıtılmıştır.

Eski yapının kontur ve gabarisine sadık kalınarak tasarlanan binanın ışık alma ve iç sirkülasyon zorluklarına esnek planlama düşüncesi ile karşılık verilmiştir. Yapının gerek strüktürel sistemi gerekse cephe modülasyonu bir dizi esnek planlama stratejilerine göre tasarlanmıştır. Esneklik düşüncesi ışığında yapının iç düzeninin olası farklı kullanımlara cevap verebilmesi ve uzun erimde hizmet edebilmesi amacıyla servis mekanları ve tesisat altyapısı çeperde toplanmıştır. Aynı şekilde, yapının içi çıplak beton olarak tasarlanmış, iç mekanları kolaylıkla sökülebilir malzemelerden inşa edilmiştir. Mekanların içine ışığı çekebilmek için iç bölmeler çoğunlukla şeffaf malzemeler ile teşkil edilmiştir.

Cephe sistemi iki katmandan oluşmaktadır. İç katman, renksiz fakat ışığı dengeleyen bir camın kullanıldığı giydirme cephe sistemidir. Dış katman ise, bir kedi yolu ile cam cepheden kopartılmış, iç cephenin griyaj sisteminin alt modülasyonları ile oluşturulmuş asimetrik düzenli tekstil cephedir. İçeriden bakıldığında görüşü engellemeyen tekstil cephe, dış yansımaları azaltmakla birlikte kalabalık meydan ve cadde ortamından bakıldığında bina kullanıcılarının mahremiyetini sağlamaktadır.

Zula Zorlu

$
0
0

Tasarım Ekibi : Murat Dede
Mimarlık Ofisi : URBANJOBS

Zula Zorlu’un iç mekan tasarımı URBANJOBS’a ait.

İstanbul sosyal hayatına biçim veren pek çok restorana tasarımlarıyla imza atan İç Mimar Murat Dede liderliğindeki URBANJOBS, son olarak Zorlu Center bünyesindeki Zula’nın iç mekanlarını tasarladı. İddiadan ve kaostan uzak bir görünüm, net formlar ve yalın ritimlerle estetiği işlevsellikle buluşturan Zula Zorlu, Türkiye’deki restoran mekanlarında sık rastlanmayan nitelikler ortaya koyuyor.

Mekansal arayışın en yalın hallerinin arandığı Zula, Türkiye’deki restoran kültürünün en doğal ifadelerinden birini sunmaya çabalıyor. Burası bir restoran algısı da yaratıyor, mağaza algısı da. İçeride sunulan tek tip yemek ise, mekanın vermesi gerektiğinden "daha fazlasını" vermesine gerek olmadığı fikrinin bir sentezi.

Gereksiz olan tüm detaylardan tamamen arındırılan mekanda, pişirme, servis, yıkama, yeme gibi salt bu işlevler için birbirinden ayrılan net alanlar ve düşünülmüş boşluklar oluşturulmuş. Sağlamlık, işlev, güzellik ve duygu olarak tanımlanan dört önemli mekansal öğenin hafifçe ve titizlikle uygulandığı projedeki ileri yalınlık, "Instagram mimarlığı"nın aradığının tam tersi bir çizgiyi işaret ediyor. Net formlar, yalın ritimler, iddiadan ve kaostan uzak görünümü ile Zula Zorlu, ne susuyor, ne de bağırıyor.

Mekana özel olarak tasarlanan yemek sandalyesi ve bar sandalyesi ile bu yalın tavrın içine görünür olan öğeler ekleyen URBANJOBS, masaların üzerine odaklanan aydınlatma ile neye vurgu yapılması gerektiğini anlatıyor.

Gümüşyan Konağı Restorasyonu

$
0
0

Tasarım Ekibi : Çiğdem Eren,Hayriye Sözen,Yeşim Bakırküre
Mimarlık Ofisi : HS Mimarlık,Rota Mimarlık

Abbasağa Parkı’nın üst kotunda, güneye bakan ana giriş kapısı karşısında bulunan yapı, Pervititch haritalarında 9 numaralı paftada "Villa Ipranosian" adıyla yer alıyor.

Amasyalı bir aile olan İbranosyanlar, 19.yy ortasından 20.yy başlarına kadar tekstil alanında faaliyet göstermiş ticari ve üretim kuruluşudur. Yeprem İbranosyan’ın 1890’lı yıllarda İstanbul’a yerleştiği, aynı dönemde ticari bir ofis ve kumaş deposu kurduğu biliniyor. 1896 sonrasında da ailece İstanbul’a taşınmışlar ve Maruke İbranosyan ile birlikte İbranosyan Kardeşler Ticaret Evi’ni kurmuşlar. Anadolu’da yaklaşık 50 şubede beşbinden fazla Ermeni aileye iş olanağı sağlamışlar. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında şirketin tüm şubeleri kapatılmış. Kardeşlerin ölümünden sonra tüm mal varlığı açık arttırmayla satılmıştır. Günümüzde mülkiyeti Beyoğlu Ohannes Gümüşyan Ermeni Kilisesi Vakfı’na aittir.

Taban alanı brüt 150 m2 olan yapıda bodrum kat, zemin kat, cumbalı 1. kat, cumbalı ve balkonlu 2. kat olmak üzere 4 katta toplam 600 m2 bulunmaktadır. Bu katlara ek olarak en üst kotta yer alan üzeri açık 150 m2 büyüklüğündeki terastan tarihi yarımadayı, boğazın Marmara denizi bağlantısını ve şehrin Barbaros Bulvarı aksındaki silüetini görmek mümkündür.

Mermer kolonlarla tariflenen ana giriş cephesini ve arka cepheyi kuşatan, bütünüyle aynı kotta kullanılabilecek bir bahçesi bulunmaktadır. Servis girişi olarak da kullanılabilecek mutfak kapısı doğrudan yolla bağlantılıdır. Ayrıca, yoldan bağımsız girişi olan 20 m2 dükkan da yapıya aittir.

Yapının duvarlarında dolu tuğla ve 15cm kalınlığında malta taşı kaplama malzemesi olarak kullanılmıştır. Bodrum kat ve 2.kat tavanlarında volta döşeme tekniğiyle döşemeler oluşturulmuştur. Zemin kat ve 1.katta ise tavanlar ahşap kirişlerle teşkil edilmiştir. Restorasyon aşamasında bodrum kat duvarları aslına uygun şekilde tamamlanmış ve gerekli yerlerde güçlendirmeler yapılmıştır. Benzer şekilde ahşap döşeme kirişlerinde de ek bağlantılarla güçlendirmeler yapılmıştır.

Teras ve balkon döşemelerinden akan sularla yıllar içinde yıpranan yapının terası, 1950’li yıllarda ahşap çatı ile kapatılmıştır. Sonradan yapılan bu çatının ağırlığıyla taş cephe kaplamalarında bozulmalar meydana gelmiştir. Restorasyon aşamasında çatı sökülmüş ve özgün detaylarıyla taş parapetler yapılmıştır.

Restorasyon öncesinde yapının sadece zemin katındaki iki odasının tavan resimleri görünür durumdadır. Uygulama aşamasında yapılan raspalarla, her katta duvar ve tavan resimleri ortaya çıkarılmıştır. Bu resimler kuru sıva üzerine yapılmıştır. Duvar resimlerinin kompozisyonlarında benzerlikler olmasına rağmen bezemeler birbirinden farklıdır. Tavanlarda ise farklı kompozisyonlar uygulanmıştır. Bezemelerde kullanılan motifler, kompozisyon üslup ve teknikleri II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) yapıldığını göstermektedir. Duvar resimlerinin restorasyonunda eksik desenler tamamlanmadan olduğu gibi bırakılmış, sadece eksik sıvalarla birlikte kompozisyonun algılanabilmesi için gerekli konturlar tamamlanmıştır.

 

Söğütözü İş Merkezi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Filiz Cingi Yurdakul
Mimarlık Ofisi : AURA Design Studio

Ankara’nın en merkezi ofis ve ticaret alanlarından birinde, çevre parsellerde yer alan alışveriş, ticaret ve otel yapılarıyla birlikte başarılı bir kentsel tasarım projesinin merkezinde konumlandırılan Söğütözü İş Merkezi’nin inşaatı tamamlandı.

Dinamik ve özgün tasarımı ile bulunduğu bölgeye farklı bir kimlik kazandıran yapının tasarımı ise, mimarlık, şehir planlama ve peyzaj mimarlığı alanlarında farklı tipolojilerde birçok ödüllü projeye imza atan Aura Design Studio’ya ait.

Yaya allesine zemin katlarındaki ticari birimlerle bağlanırken hemen arkasındaki nispeten sakin olan park alanı karşısından ofis ve otopark girişini sağlayan yapının girişinde, çelik strüktürü ile cephe karakterine uygun bir giriş saçağı tasarlanmış. Yapının mimari projeleri ile mekanik-elektrik-statik koordinasyonu sağlanarak cephe projeleri ve peyzaj projeleri üzerinde de incelikle çalışan mimarlar, giydirme cephe sistemi olarak panel cephe elemanları kullanmış ve her bir panel tasarımı, cephe danışmanı ve cephe uygulama firması ile birlikte titizlikle ele alınmış.

Panel cephe önlerindeki genişletilmiş metal paneller, her biri aynı ebatta üçgen modüller olarak kurgulanmış. Bu üçgen modüller yatay, dikey, 45 derece açılı ve boş çerçeveli olarak tasarlanarak G profillerle panel cephe sisteminden ileriye çekilip ana cephe sistemi ile entegre edilmiş. Cephe temizliği için her katta uygun geçişler sağlanan tasarımda, ctp kasetli yürüme panelleri ile iç cephe temizliği çözümlenmiş.

Zemin ve teras katlardaki kütle hareketlerinin ahşap görünümlü alüminyum paneller ile vurgulandığı yapıda bu paneller, zemin kat ve teras katlarda ticari birimlerin aralarında ve ikinci kat üzeri teras kat tavanında 20''''''''şer cm''''''''lik paneller olarak uygulanmış.

Malzeme seçiminde ise mimarların tercihi doğal malzemelerden yana. Zemin malzemesi olarak yaya allesi ile uyumlu traverten doğal taş seçilmiş. Kot farklılıkları üçgen sac bordürlerle çevrelenen bitkisel peyzaj alanları ile çözümlenmiş ve yaya allesi kotları, bağlantıları eğimle uyumlu çözümlenmiş eriyen merdivenler ile kurulmuş. Teras katlara konumlandırılan saksılar ile ofis çalışanları için yeşil nefes alma alanlarının oluşturulması hedeflenmiş.

Giydirme cephelerdeki açılabilir kanatlar hem açık ofislere hem de makam odalarına uyumlu olarak ele alınırken, ofis katları, esnek plan şemalarına ve olası değişikliklere uyumlu olacak şekilde yükseltilmiş döşemeler ile planlanmış.

Viewing all 1955 articles
Browse latest View live