Quantcast
Channel: Arkitera Mimarlık Merkezi - Proje
Viewing all 1955 articles
Browse latest View live

Qebele Otel ve Alışveriş Merkezi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Öznur Çakır
Mimarlık Ofisi : OCADO Mimarlık

Azerbaycan’ın Qebele Şehrinin merkezinde konumlanan projede, 265.000 metrekarelik alan üzerinde 55.000 metrekare inşaat alanı olan proje otel ve AVM yapılarından oluşmaktadır.

Proje alanı olarak belirlenen bölümde iki yapı arasındaki yolun yaya ve araç sirkülasyonunun yoğunluğu sebebiyle, tasarımda suyun akışkanlığı ve su dalgası formlarının bir araya gelmesi ile yarattığı süreklilik üzerinden “meydan” kavramlarının yapıların bünyesiyle birleştiği bir kurgu üzerine odaklanılmıştır. Bir su damlasının zemine damlaması, sıçraması, iki parçaya bölünmesinin oluşturduğu formların bütünü olarak tanımlanabilir.

AVM’nin üst örtüsünde eğrisel formun en uç noktasının kütlenin bütünü ile birleşmesiyle giriş saçağı oluşturulmuştur. Sirkülasyonun üstü skylight ile örtülerek doğal ışık girişi sağlanmıştır. Otel yapısı ise AVM ve şehir ile bütünleşecek şekilde bir yönelim ve konumlandırma yapılarak yerleştirilmiştir. Şehre yönelecek şekilde, giderek küçülen plansal çözümlenmesinde ise teraslamalar yapılarak, sürekli ve bir bütünün devamı niteliğinde çözümlerle otelde en yüksek kota ulaşılmıştır. Cephe ve formların tasarımlarında ayrıca Azerbaycan’ın yerel motiflerinden esinlenerek, mimari projeye yansıtılmıştır.


Ankara Çankaya Projesi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Haluk Tümay
Mimarlık Ofisi : Tümay Mimarlık

Tümay Mimarlık tarafından tasarlanan konut sitesi Ankara Kavaklıdere'de bulunuyor.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

Konumu itibariyle Ankara’nın en değerli projesi olarak kabul edilen Ankara ÇANKAYA, modern hayatın tüm ihtiyaçlarına cevap veren, kent dokusuyla uyumlu mimarisi, tasarım konutları ve caddeye cepheli seçkin mağazalarıyla şehir merkezinde, başlı başına bir cazibe merkezi olmaktadır.

Şehrin merkezinde yaklaşık 10 dönümlük arazi üzerinde hayata geçirilen proje konut ve ticari bloklardan oluşmaktadır. İkisi sekiz, biri altı katlı olan 3 konut bloğunda toplam 62 daire yer almaktadır. 120 ile 405 m2 arasında değişen 2+1’den 5+1’e farklı ihtiyaçlara cevap veren alternatifler bulunmaktadır.

Kentin doğal peyzaj öğesi olan Seğmenler Parkı’nın devamı niteliğinde tasarlanan ticari merkez önü teraslar, sosyal merkez alanı olarak proje ve kente simgesel değer kazandırmıştır. Lokanta, kafeterya gibi mekanlar önü teraslar, gerektiğinde açılıp kapanabilmekte olup, sosyal merkez işlevsel birimsel arasında geçisin sınırlanmadığı bir total mekân hüviyeti sağlanmıştır.

Ticari bölüm, tek noktada toplanan açık bir alışveriş ve yeme içme alanı olarak tasarlanmıştır. Yenilikçi bir mimari yaklaşımla, alışveriş alanında sokak alışverişi ve şehir içi etkisi yaratılmıştır. Rezidans ve alışveriş merkezinde özel akıllı bina sistemleri ile teknoloji, yaşam alanlarına entegre edilip, projenin konfor standardı maksimuma taşınmıştır.

Şehir içinde yeterli arsa olmaması sebebi ile, konut projelerinin çoğunlukla şehir merkezlerinden uzakta yapılanmaları, kullanıcıların önemli ihtiyaçlarını site içinde karşılamasını zorunlu kılmasının aksine, Ankara Çankaya projesi, şehrin sosyal kültürel yaşamının tam kalbinde yer almakta olup, şehrin donatılarından araba veya toplu ulaşım araçlarına ihtiyaç duyulmaksızın yürüme mesafesinde faydalanma imkânı sağlayan emsalsiz bir projedir. Proje, kendisinin de ticari alan olarak sahip olduğu spor alanı, kafe, restoran, market, banka olarak kenti beslediği mekanlarıyla sosyal sürdürülebilirliği hedeflemektedir.

Şahin Kavuk Evi İç Mekan Tasarımı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Öznur Çakır
Mimarlık Ofisi : OCADO Mimarlık

Proje İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı merkez bölgesinde yer almaktadır.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

Şahin Kavuk evi iç mimari projesi tasarlanırken olabildiğince sade çizgilerin, beyaz renk ve dokulardaki formların, metal elemanların tasarlandığı ‘İskandinav tarzı’ ve “endüstriyel tarzın” harmanlanması kurgusu üzerine odaklanılmıştır. Öncelikle tüm iç bölücü duvarları , kişilerin kullanımına göre yeniden ele alınarak, daha fonksiyonel bir kullanıma göre yeniden çözümlenerek tasarlanmıştır. Bu bağlamda düşey elemanlar ve mobilyalarda beyaz kullanılarak, döşemelerde zıt bir kontrast üzerine gidilerek antrasit doğal taş kullanılmıştır.

Binanın eski betonarme merdiveni yıkılarak, yerine mekanın daha efektif kullanımına olanak veren ve mekan ile bütünleşen çelik-ahşap merdiven tasarlanmıştır. Aynı zaman da merdivenin altında da yeşil alan yaratılarak ve aydınlatma elemanları kullanılarak giriş holüne hareket getirilmiştir.

Proje Alaçatı’da olması sebebiyle belli duvarlarda kesme Alaçatı taşı kullanılmıştır. Odalarda da yine antrasit ve beyaz renkler ön planda tutulmuştur.

Kat yatak odları giriş holünde ise, ahşap kaplama bir alan yaratılarak bu bölümün diğer bölümlerden ayrılması ve özelleştirilmesi sağlanmıştır. Kapılarda pervaz kullanılmamış, bunun yerine antrasit metal profiller kullanılmış, bu sayede ahşap kaplamalar arasındaki geçiş ince elemanlarla sağlanmıştır. Merdiven kulesinde ise; beyaz duvarlara monte edilen antrasit metal profiller tavanda birleşerek, düzensiz uzunluktaki sarkıt aydınlatmaların  monte edildiği kısımları oluşturmuştur. Korkuluklar da çelik halat ve ahşap küpeşte kullanılmış, yaratılmak istenen tarzla bir bütün oluşturması amaçlanmıştır.

Tüm mobilya ve iç mekan dizaynında minimalist müdahaleler yapılmıştır. Ana konsepte bağlı kalarak aydınlatmalar ve armatürler de İskandinav ve endüstriyel tarzın barındığı elemanlar seçilmiştir.

Sea Corbel Otel

$
0
0

Tasarım Ekibi : Öznur Çakır
Mimarlık Ofisi : OCADO Mimarlık

Sea Corbel Otel, İzmir’in Özdere ilçesinde, 10,157 metrekarelik alan üzerinde 13.000 metrekare inşaat alanı üzerinde tasarlanan bir projedir.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

‘Binanın, yaşayan bir organizma gibi biçimlenmesi’ kurgusu üzerinden geliştirilmiştir.

Bölgede yer alan otellerden farklı bir karakteristik yapıya sahip olması adına öncelikle odalar tamamen deniz görecek şekilde konumlandırılmış, sonrasında ise oda bölücü duvarlarının döşeme ve tavan arasındaki “rotasyonel” konumlanmaları ile hareketli bir yapı algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Binaya girişin köprüler aracılığıyla olması girişi vurgularken, aynı zamanda döşemedeki yırtıklardan bodrum kattaki, SPA ve kapalı havuz alanlarına doğal ışık girişi sağlanmıştır.

Lobi sadece girişte insanları karşılayan bir alan olmaktan çıkarılıp, cepheden denize doğru fırlayan ve yönelen, yaklaşık 12 metrelik çelik konsol olarak taşıtılan, 3 cephesinden de deniz manzarasına sahip, deniz ile bütünleştirilen bir mekân olarak tasarlanmıştır. Sarmal eğrisel kollarla binaya yapışan bir organizma kurgusu üzerinden geliştirilmiştir.

Dış cephede, otel odalarının güneş kırıcıları, dalgaların binada form haline dönüştürülmesi kurgusu üzerinden oda bölücü duvarları ile bir bütün olarak ele alınarak, farklı bakı açıların farklı formların algılandığı, hareketli bir cephe ortaya çıkması sağlanmıştır.

Kot farkından yararlanılarak, sosyal alanlar kapalı havuz ve SPA alanları deniz kotuyla aynı seviyeye yerleştirilmiş ve efektif kullanım sağlanması amaçlanmıştır.

Taşdelen Plaza

$
0
0

Tasarım Ekibi : Öznur Çakır
Mimarlık Ofisi : OCADO Mimarlık

Proje, Manisa’nın Salihli ilçesinde , Salihli İlçesinin Ankara Karayolu girişinde, şehir merkezinde yer almaktadır.

300 metre karelik alanda 3500 metrekare inşaat alanına sahip olan bu proje bünyesinde ofisler ve ticaret alanlarını barındırmaktadır.

 5 katlı, zemin katta asama katlı ticari alanın yer aldığı üst katlarında ise ofislerin yer aldığı proje bitişik nizam bir projedir. Binanın bitişik nizamda olması sebebiyle, şehir merkezine bakan cephenin farklı bir yapı ve hareketliliğe sahip olması projede üzerinde durulan önemli noktalardan biri olmuştur.  

 Yapı, İki yan bitişik parsellerden solid siyah metal kaplama duvarlarla ayrılarak, iki duvar arasında kalan kısım arasında ise; düşeyde normal katlarda tüm cephe boyunca, yatayda zeminde kattaki ticari alanın tavanında giydirme cam paneller kullanılarak tasarlanmıştır. Camın saydam etkisi tüm bina boyunca devam ettirilerek maksimumda ışık girişi sağlanmaya çalışılmıştır.

 Güneş ışığının ofis içerisindeki çalışma ortamına negatif etkisi olabilecek, direk etkisini azaltmak ve cepheye hareketlilik katmak anlamında; bronz mesh metal paneller kullanılmıştır. Boyutları sabit ancak yerleşim kombinasyonları farklı bronz metal paneller, dolu boş etkisi yaratılarak binanın standart bir cepheden çok, şehir merkezinde farklı bir cepheye sahip olması sağlanmıştır.

Kullanılan bu mesh metal paneller, aynı zamanda zeminde yer alan asma katlı ticaret alanının tavanında da devam ettirilerek, bir yandan skylight üzerinde güneş kırıcı etkisinden yararlanılmış, diğer yandan ise, cephe sürekliliğinin düşey ve yatak eksende de devam ettirilmesi amaçlanmıştır. Renk olarak da çevre binalarda ve genellikle bölge çevresindeki binaların gri tonlardaki renkleri içerisinde güneş ışığı yansımalarından yararlanılması amacıyla ‘bronz’ renk kullanılarak, binanın daha simgesel bir tasarıma ulaşması sağlanmıştır.

Serdivan 127

$
0
0

Tasarım Ekibi : Büşra Koçak,Ufuk Polat
Mimarlık Ofisi : theCATwork

Sakarya ili, Serdivan ilçesinde bulunan, ‘’Serdivan 127’’ konut projesi, kare ve dikdörtgen planlı modüllerle oluşturulan blokların birbirleriyle olan sistematik ilişkisinin yerleşimi düşünülerek tasarlanmıştır.

Çekirdek etrafına takılan daire modülleri sayesinde tüm tip dairelerin cephe kullanımı arttırılmıştır. Üç tip daire modülünün kombinasyonları ile iki çeşit blok sistemi oluşturulmuştur. Bu blokların arazi üzerindeki birbirleriyle olan ilişkileri ile bir yandan hareketlilik sağlanırken bir yandan gün ışığı, manzara yönelimi kuvvetlendirilmiştir. Açık çıkmalar ve zemin terasları ile kullanıcıların yapı blokları arasında bulunan peyzajla ilişkisi sağlanmak istenmiştir. Cephede ışık kontrolü için metal cephe panelleri kullanılmıştır. Yapı bloklarının bodrum katları birleştirilerek otopark, kapalı havuz, sosyal alanlar, depolar ve teknik hacimler konumlandırılmıştır.

Serdivan 441

$
0
0

Tasarım Ekibi : Büşra Koçak,Ufuk Polat
Mimarlık Ofisi : theCATwork

Sakarya ili, Serdivan ilçesinde, ‘’Serdivan 441’’ projesi, konut ve ticari fonksiyonları içeren, iki tip modülün kombinasyonlarının bir araya gelerek oluşturdukları blok sistemi olarak tasarlanmıştır.

Yapı bloklarının düşey sirkülasyonları ortada yer alırken, konut ve ticari birimler ona takılan L ve dikdörtgen tipi modüllerden oluşmaktadır. Bu modüller her çekirdeğe farklı bir şekilde yerleştirilerek arazi içerisinde yapıların manzara yönelimleri,iç dış ilişkileri,gün ışığı,cephe hareketleri gibi etkenler düşünülerek standart blok yapı sistemleri yerine farklı yaşam deneyimleri oluşturulmak istenmiştir.Blokların modül kombinasyonları ve cephedeki doğal taşların,saçakların,balkonların,güneş kırıcıların hareketliliği ile de tasarımda dinamiklik sağlanmak istenmiştir.Bloklara yerleştirilen modüllerin tüm cepheleri açık bir şekilde konumlandırılarak dairelerin iç dış ilişkisi kuvvetlendirilmiştir. Cephelerde ışık kontrolü ise her açıklıkta bulunan hareketli güneş kırıcı paneller ile sağlanmıştır.

Yapı özelinde, yaşama mekanları ana cadde ve park yöneliminde konumlandırılmış olup, yatak odaları ve ıslak hacimler iç avluya yöneliktir. Zemin katlarda bahçe ile ilişkiyi pekiştirmek açısından zemin terasları oluşturulmuştur. Teras çatılarda ise servis birimleri, teknik gereksinimler çözülmüştür.

Yapı parselinde bodrum kat bütüncül düşünülüp otopark, kapalı havuz, sosyal tesis, depolar gibi hacimleri barındırmakla beraber, zemin üstü yapıların bağlantısının sağlanmasına da olanak sağlamaktadır.

The Perspective Ofis Yapısı

$
0
0

Tasarım Ekibi : İpek Baycan,Şule Ertürk Gaucher
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Perspective ofis projesi, arsasının getirdiği kot farklılığını ve stratejik lokasyonu kendine kılavuz edinen, kendi içinde mix use bir kurgu oluşturmayı hedeflemiştir.

Alt katta yer alan ticari dükkanlar önlerinde yarattıkları kamusal mekanları, önündeki meydanı hem kentin hem de üst kattaki ofis çalışanlarının kullanımına açar. Bu dükkanların arsanın kot farkı sayesinde arkalarında bahçeleri bulunmaktadır, ters dubleks olarak çalışırlar ve bu sayede ofis yapısının giriş kısmının yer aldığı doğu tarafında efektif kullanım sağlar. Bu planlama sayesinde kendi içinde sürdürülebilir bir yaşam döngüsü sağlar. Yapının mimari dili oluşturulurken ofis katlarında iç dış ilişkisinin kat bahçeleri ve güneş kırıcı paneller ile yok edildiği; balkon – Fransız balkonu – teras ilişkilerinin kendi içinde birbirine karıştığı bir kurgu benimsenmiştir. Ofis çalışanlarının kendini yeşil ile iç içe hissedeceği doğal ışığı en doğru açılardan içeri alan, güneş ışığına göre konumlanmış ahşap paneller ile Mersin iklimine uygun çift cidarlı bir kurgu yaratılmıştır. Yapıda kullanılan malzeme seçimlerinde ahşap, taş gibi doğal malzemeler belirlenmiştir.


Çıtlık Evi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Salih Küçüktuna,Fikret Sungay
Mimarlık Ofisi : PIN Architects

Muğla'nın Çıtlık Köyü'nde bulunan konutun inşaatı 2017 yılında tamamlandı.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

Modern yaşam her zaman geleneksel olanla olumsuz anlamda bir kontrast yaratmak anlamına gelmeyeceği gibi olumlu anlamıyla da yeni bir değer üretme potansiyeline sahiptir. Kullanılan malzemeler açısından bakıldığında çok sayıda kaplama ve yapı kimyasalı kullanmak yerine zemin katta enerji korunumu yüksek doğrama ve cam sistemiyle yüzeyinde kullanılan doğal çıplak sıvası ile çevresini adeta açık bir avlu olarak kullanmaktadır. Zemin katta güney, güney-batı yönelen yaşama alanı önündeki defne bahçelerine bakarken zemin kattaki odalar arsadaki zeytin ağaçlarına yönelerek kuzey, kuzey-doğu yamacına doğru bakmaktadır. Bu özellikleri ile yapı çevresiyle bütünleşerek doğasıyla kendini en iyi biçimde entegre etmektedir. Üst kattaki tek oda ise narin yapısı ve beyaz sıvalı yüzeyleriyle nispeten uzaktan bakıldığında geleneksel beyaz Muğla yapısı özelliğini yansıtmaktadır. Yapıda kullanılan tüm malzemelerde saflık ve dürüstlük var, bunun yanında betonun yapılarda yaygın kullanılma şeklinin belleğimizdeki yeri pek çoğumuz için çok da olumlu değil.Buna rağmen zemin kat ve birinci kattaki konsollar, büyük cam doğramalar,yapıdaki gün ışığını içeri kontrollü almak için açılmış yatay ve düşey boşluklar ile aslında yapı sistemi ve malzemesi arasında eşsiz bir kontrast yaratılmış. Bu kontrast yapının kütlesinde de var; alt ve üst katlar arasındaki asimetrik alan – hacim ilişkisi ile gündönümü içerisinde çeşitli perspektifler elde etmek mümkün oluyor. Tüm bu bileşenler yapının pek çok farklı durumda algısını da etkilediği için dinamik bir mekan hissi yaratıyor ;örneğin yaşama alanının tepesindeki dar pencereden ve öndeki saçaktan yaz döneminde güneş ışığı girmez iken kış aylarında güneş daha yatık olduğu için güneş ışığını içeri alıyor. Evin ana karakterini oluşturan beton ,her ne kadar geçtiğimiz yüzyılın özgün modernist yapılarının pek çoğunda karşımıza çıksa da, aslında günümüzde gittikçe yaygınlaşan, kendini belli bir zaman dilimine sığdırmayan bir malzeme.

Çankaya Üniversitesi Merkez Kampüsü Kongre ve Kültür Merkezi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Emre Erkal,Ozan Erkal,Filiz Erkal,Coşkun Erkal
Mimarlık Ofisi : Erkal Mimarlık

Çankaya Üniversitesi Yeni Kampüsü yapılarını tasarlayan Erkal Mimarlık tarafından tasarlanan kongre merkezinin inşaatı 2017 yılında tamamlandı.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

Orta büyüklükte bir üniversitenin gereksinimlerine göre tasarlanan Çankaya Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi yapısı, yönetim birimlerine yakın, kampüs içi yolların arasında merkezi konumdaki bir yükseltiye tamamen yerleşmiştir. Kongreler ve konferanslar gibi çeşitli toplantıların yanı sıra tiyatro, konser gibi gösteri sanatlarına da ev sahipliği yapacak bir bina olarak tasarlanmıştır.

Yapının bağlayıcı öğesi olan fuaye, kampüse ve ötesine hakim bakıların neredeyse tümünü entegre edecek bir cam cephe ile tanımlandı.  Sonuç olarak fuaye, güneşin etkileri ile doğrudan karşılaşılan bir hacim oldu. Gün boyunca güneş hareketlerinin içeride farklılıklar sunduğu bir cephe koşulu ortaya çıktı. Güneş ışınlarına karşı cephenin dışında ve içinde yerleştirilen güneş kırıcılar ile radyasyon kontrolü yapılırken, aynı desenlerin gün içinde saatlere göre fuaye alanına örüntüler sunması hedeflendi. Şema olarak fuaye alanı, yapının neredeyse tamamını çevreleyen bir güneş koridoru ile tamamen bütünleştirilmiş oldu. Bu nitelikleri ile hem çevresini izleme olanağı sağlayıp, hem de kendi içindeki aktivitenin bir kısmının izlenebileceği bir yapı oldu.

Ana kongre salonu belli başlı sunum, toplantı ve gösteri sanatlarına hizmete verebilecek sahne içi ve mekanik ve elektronik techizata sahip 350 kişilik bir salon olarak şekillendi. Bu salona ek olarak, gerektiğinde birleşip, gerektiğinde ayrıca kullanılabilecek iki adet seminer salonu, ve Yönetim, kokteyl hazırlık, sahne arkası gibi fonksiyonlar da yapıda yer buldu.

Fuaye alanının salonlardan daha sıklıkla ve farklı işlevlerle kullanılacağı büyüklükte ve esneklikte olması özellikle aranan bir nitelik oldu. Bu nedenle, ana salonun fuaye tarafında tamamen açılarak katlanabilen kapılar ile iki hacmin birleşmesi sağlandı. Esnek bir şekilde planlanan fuaye alanı hem sosyal etkinliklere ev sahipliği yapabilecek, hem de sergileme amacı ile kullanılabilecektir. Sergileme amacına yönelik olarak kalıcı bir sergileme altyapısı detaylandırılarak tasarlandı. Bu altyapı kullanılarak farklı konfigürasyonlarda sergiler düzenlenebilmektedir

Bahçeşehir Ortodonti Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

İstanbul’un merkezinde yer alan ve dört muayene odasından oluşan ağız ve diş sağlığı polikliniği çevresinden farklılaşan geçirgenliği ve davetkar tasarımı ile çarpıcı biçimde öne çıkmaktadır.

1960’lı yıllarda döneminin özelliklerini yansıtan bahçeşehir sıra evleri, orjinal olarak bir sıra evler tipolojisinde tasarlanmış üç katlı müstakil konut yapılarıdır. Orjinal tasarımının aksine, çevresel verilerin ve koşulların değişmesi ile bu müstakil yapılar çeşitli ticari işlevler edinmiştir. Her bir yapının kendine ait bir arka bahçesi ve müstakil girişi bulunmaktadır. Zamanla atıl hale gelmiş projenin mevcut yapısı, tasarımcılar tarafından yeniden canlandırılarak ortodonti ve pedodonti kliniğine dönüştürülmüştür. Cephesinin bir konut yapısına uygun olan konfigürasyonu yapının oranları göz önünde bulundurularak değiştirilmiş, projede kamusal bir giriş kurgulanmıştır.

Ağız ve diş sağlığı polikliniği kimliği girişte kurgulanan dijital bir koridor ile hem girişten hem de cepheden vurgulanmıştır. Ortodonti ve pedodonti dallarında hizmet veren kliniğin iç mekân tasarımı çeşitli yaş gruplarına yönelik sürprizli mekanlar içerir. Zemin kat, bir adet kontrol muayene odasına ek olarak iç ve dış mekân kullanımına olanak sağlayan büyük bir bekleme odası ve resepsiyondan oluşmaktadır. Bekleme alanının devamında dış bahçenin de oluşu mekâna netlik ve derinlik katar. Bekleme bölümü dijital köşeler ve daha genç yaş grubuna hitap edecek şekilde tasarımlar ile desteklenmiştir. Yapının orjinal kullanımında yer alan şömine ise bekleme için yeniden yorumlanmış sıcak bir köşeye dönüştürülmüştür.

Mevcut yapıda yer alan spiral merdiven kovası katlar boyunca aynı bırakılmış, dönemin izlerini taşıyan bu öğe değiştirilmemiştir. Üst katlarda yer alan klinik odaları cephelerden ışık alacak ve en optimize şekilde kurgulanmış her bir katta minimal bekleme alanları / bölümleri yeşil iç bahçeler ile desteklenerek zenginleştirilmiştir.

Dentagram Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Slash Architects tarafından tasarlanan Dentagram İstanbul Mecidiyeköy'de bulunuyor.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

İstanbul’un merkezinde yer alan ve beş muayene odasından oluşan ağız ve diş sağlığı polikliniği çevresinden farklılaşan geçirgenliği ve davetkar tasarımı ile çarpıcı biçimde öne çıkmaktadır. Cephesi tamamen geçirgen bırakılan diş sağlığı merkezi tasarımında en önemli parametrelerden biri dışarıdan tamamı algılanabilir bir kurgu oluşturmaktır. Sirkülasyon; bekleme alanı ile entegre biçimde planlamanın aksında kurgulanmış olup net bir dolaşım ağı sağlanmıştır. Bu dolaşım aksı yeşil zen bahçeleri ile entegre edilmiş, koridorun sonunda kurgulanan iç bahçe ile zenginleştirilmiştir.

Koridor boyunca kurgulanan zen bahçeleri sayesinde doğal ışık almayan muayene odaları iç bahçeler ile ferahlatılmış ve hastaların muayene esnasında rahatlatıcı bir ortamda olmaları sağlanmıştır. Yeşil cepler sayesinde muayene odalarının mahremiyeti korunurken, servis birimlerinin ve steril mekanların kurgulandığı bölümler daha geçirimsiz bırakılmıştır. Bu durum muayene odalarının içten ve dıştan algısını farklılaştırmakta kullanıcıya farklı bir tedavi olma bir deneyimi sunmaktadır.

Giriş bölümünde bizi karşılayan banko ve dijital duvar bekleme alanına yönelimi ile bekleyenlerle sürekli iletişimi mümkün kılmaktadır. Dış cephe ile ilişkili kurgulanan bekleme alanı hastaların kendilerini bir kafe konforunda hissedeceği şekilde kurgulanmış, böylece hasta psikolojisinden çıkarak rahatlamalarını sağlamıştır. Farklı bekleme konfigürasyonlarına göre tasarlanan alanda bir yanda lounge konforu öne çıkarken kot farkı ile ayrışan diğer bir alanda ikili üçlü oturma grupları ile bekleme imkanı yaratılmıştır. Minimal tasarım öğelerinin yer aldığı klinik, oldukça nötr malzemelerin kullanıldığı bir dile sahiptir. Tasarımda kullanılan yeşil renk kliniğin organik kimliğini vurgular. Giriş bölümünden başlayarak tüm dolaşım aksı boyunca devam eden aydınlatma tasarımı, bir yönlendirme elemanı olarak da görev görmektedir. Steril mekanların geçirgen biçimde kurgulanması koridora hayat katmakta, görsel bir oluşturmaktadır. 

Ganjan New Town Kentsel Tasarım

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Bağlam ve Kurgu

Savaş’ın ardından hızlı bir şekilde yapılaşan Erbil’in daha küresel bir kent olma yolundaki eğilimi dolayısı ile Erbil halkının yaşam alışkanlıkları mimari ve kentsel müdahalelerle hızlı bir şekilde değişime uğruyor. Hızlı yapılaşmanın beraberinde getirdiği kentsel alan kayıpları ve konut stoklarının hızla artması kentlinin kullanıma açılan alanları oldukça kısıtlamış durumda. Kentin bu dönüşümü pek çok kapalı site ve zonlamalardan oluşan bir dokuyu beraberinde getirmiş.

Erbil’in şehirleşmesi, git gide daha dış çeperlere taşan ring yolları üzerine kurgulanmış. “Erbil Ganjan City” ise bu sistemin son çeperlerinden birinde yer alan, kendi içinde kendi kendine yeten konut, okul, ticaret alanları ve sosyal alanlardan oluşan güvenlikli bir alt konut alanı olarak karşımıza çıktı. Bu bağlamda, Ganjan City’nin bir parçası olan ve yerleşkenin güneyinde yer alan Proje alanı, Erbil şehir merkezi ile bağlantıyı sağlayan geniş ana otoyolların Ganjan City ile birleştiği kesişimde yer alıyor. Tasarımcılar tarafından, bu ince uzun arsa Ganjan City’nin kente bağlandığı bir ara yüz olarak değerlendirildi ve bu ara yüzün kente en doğru katkıyı sağlayacak şekilde tasarlanması önemli bir veri haline geldi.

Bu stratejik arsada yatırımcıların planladığı yüksek yoğunluklu (3600 hane), konut/ticaret/sosyal alandan oluşan “mahalle” ölçeğinde bir planlama geliştirilmesi söz konusuydu. Tasarımcılar olarak kentin bu noktasında yer alan arsaya yapılacak müdahalenin bir yandan yüksek yoğunluklu yapılaşmaya verilecek bir cevap olacağını bir yandan da savaş sonrası alışkanlıkları değişen Erbil halkının ihtiyaç duyduğu mekansallıkları üretecek bir proje olmasını hedefledik.

Planlama ve Katma Değer

Yüksek yoğunluklu ve karma kullanımlı projelerinin handikabı olan arsaya yol tarafında yerleşerek baza üstü konut kuleleri mantığını sorgulamak ve bunu yaparken peyzaj ilişkilerinin yanı sıra güvenlik ve zonlama kriterlerimizi oluşturmak projeye başlangıç noktalarımızdan biriydi. Projeyi ele alırken Erbil kentinin gereksinim duyduğu sosyal ve rekreatif alan ihtiyacını karşılayan, kent merkezinden bölgeye gelecek insanların motivasyonunu sağlayacak bir açık alan alışveriş ve sosyal mekanları silsilesi kurgulamayı hedefledik. Bu motivasyon ile tasarlanan projede davetkar arsanın ortasında yatayından boylu boyunca geçmesi planlanan bir rekreasyon omurgası ve bu omurga üstünde yer alan parklar, çocuk oyun alanları, açık organik pazarlar ve akabinde kurgulanacak sosyal – kültürel – spor merkezleri odakları oluşturmak ana stratejimizdi. Bu davetkar arsanın ortasında boylu boyunca uzanan yeşil bir rekreasyon bandının yaratılması, açık alan deneyimini ve sürekliliğini tüm arsaya yayarken ticari cephelerin yüzey alanını arttırdı.

Zemin katların ve yola bakan kısımlarda kurgulanan yapıların üst katlarının ticaret (dükkan, restoran, kafe etc.) olarak düşünüldüğü projede zemin geçirimliliği oldukça ön plandaydı. Konumu ve işlevleri itibari ile Erbil kentinin yeni sosyal yaşam merkezi olarak tasarladığımız mahallede arsanın ana yol tarafından ulaşılabilirliğini yol tarafına mümkün mertebede parçalı kütleler yerleştirerek sağladık. Arsanın Ganjan City bölgesi ile olan mahremiyetini ise arka tarafa yerleştirdiğimiz tek cepheli ticaret bazaları ile sağladık.

İnce uzun arsanın arka tarafı güvenlikli girilen bir konut dokusu iken ön tarafı oldukça aktif bir otoyoldu. Bu arsaya yaklaşımımız konut bloklarının mümkün mertebede birbirinin fiziksel koşullarını engellemeyecek şekilde yerleştirilmesini baz aldı. Proje için öngörülen inşaat alanı oldukça yoğun olup, standart kule tipi yerleşimler olarak planlandığında 17-19 konut bloğundan oluşan kuleler olarak karşımıza çıktı. Bu yoğunluk ile baş etmek, ticaret – konut – sosyal merkez stratejilerini doğru kurgulamak projenin en önemli parametresiydi bize göre. Arsa ve yoğunluk üzerine yapılan pek çok analiz ve çalışmanın ışığında, arsaya yerleştirilen blokların 14 bloğu geçmemesi gerektiğine karar verdik. Bunu sağlamanın ve aynı zamanda yüksek yoğunluk sorunsalını gözmenin kilit noktalarından biri “teras evler” i projeye dahil etmek olacaktı.

Arsaya yerleştirilme biçimlerinin ise arsa yönü dolayısı ile birbiri ile süperpoze olmayacak şekilde yerleştirilmesi ve Ganjan City’nin güvenliğini etkilememesi için konut birimlerinin ticari bölümlerden ayrışan girişlerini kurgulayabilecek şekilde arsanın arka kısmına bir yol ringi yaptık. Blokları arsanın mümkün mertebede arka taraflarına yerleştirdik ve böylece kentli tarafından kamusal kullanımlara açık bir arsa yarattık.

Kentsel Müdahale

Yaratılan bu mahalle sadece kendi konut sahiplerinin değil, tüm Erbil halkının savaş sonrası yaşam alışkanlıklarına katkı sağlayacak, açık alan kullanımı ve kamusal alan potansiyelini kentliye geri verecek bir yapıda tasarlandı. Kurgulanan rekreasyon aksı arsanın başında yer alan ticaret caddesini arsanın içine bağlarken dolaşımda süreklilik sağlandı. Arsada bulunan üç ayrı odak kentsel çekim merkezleri haline getirildi.

Arkitektonik ve Esnek Planlama Kriterleri

Projenin arketipinde yatan yatay evler ve dikey evler stratejisi formların oluşmasına önayak oldu. Yapıların tektoniği, yumuşak hatları ve sağladığı perspektifler ile insan ölçeğine hitap eden, üst katlara çıktıkça topografya etkisi yaratarak terasların kullanımına olanak sağlayan bir yapıdaydı. Yapıların birbirine yaklaştığı konumlarda yer alan sürekli saçaklar ise Erbil’in fiziksel koşullarına uygun, güneş korunumunu sağlayan elemanlara dönüştü. Yaratılan iç sokaklar ve dolaşımın sürekliliği, ticari anlamda daha çok yüzeyi ön plana çıkartırken sürprizli ara mekanların oluşmasına imkan sağladı. Hayli büyük olan bu proje alanında en önemli parametrelerden biri de dar arsanın içinde yer alan perspektiflerin birbirini kesmeyecek şekilde yerleştirilmesiydi.

Yatay konutlar ve dikey konutların birbiri ile olan ilişkisi ortak çekirdeklerden sağlanırken konur bloklarının taban alanlarının maksimum efektiflikte kurgulanması hedeflendi. Erbil’in günümüzdeki kriz dolayısı ile hitap ettiği profil ve alım gücü konut planlamalarının esnek kurgusunda rol oynadı. Konutlar büyük ölçüde 1+1 ve belli sayıda 2+1 konutlar olarak planlandı. Bu planlama bugünün koşullarını sağlarken Erbil’in gelecek 10 yıl içinde alım gücünün artması ihtimali dahilinde 3+1 ve 4+1 konutların oluşumuna da imkan sağlayacak şekilde esnetildi. Kulelerin bitişlerinde yer alan loft özel daireler ise konut tiplerini çeşitlerken yapıların sonlanmasında etkili oldu.

Katılımcı, H.C. Andersen Merak Laboratuvarı Müze Tasarım Yarışması

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Mimari proje raporu:

Yapının kurgusu yazarın hayatı ile yakından ilişkili olarak tasarlanmıştır. Andersen’in hayatına öykünen sergi mekanı, tıpkı Andersen’in zorlu başlayan gençlik yılları gibi bizi ilk girişte karanlık bir yeraltı mekanı ile karşılar. İlerledikçe, yapı yer yüzüne doğru yükselmeye başlar yapı yükseldikce konsept değişir; renkler açılır ve dokular yumuşar. Bu değişim yazarın dünya seyahatlerini yapmaya başladığı, kendini keşfettiği ve yazılarını oluştrumaya başladığı zamanlara tekabul eder. Yapının en yüksek olduğu yere gelindiğinde avluya büyük bir pencere açılır, burada iç mekan beyaz, nötr ve nettir. Bu bölüm yazarın başyapıtlarının ortaya çıktığı ve kendini bulduğu dönemi temsil eder. Devamında yapı yavaşca alçalır ve yeryüzü kotuna gelindiğinde yazarın doğduğu ve öldüğü ev ile sonlanır.

Müzede farklılaşan yükseklikler, ölçekler ve hareketler süprizli mekanlar üretirken, farklı yaş gruplarına hitap etmektedir. Hans Anderson’ın Merak Labarotuvarı, her yaştan ziyaretçileri bir araya getirerek sanatçı’nın dünyasını keşfetmek için keyifli ve sarmal deneyim sunan bir mekandır. Topoğrafyayla kurduğu ilişki dolayısıyla yapı, kentsel ölçekte şehirle ilişkili geçişler yaratırken avlusunu şehir parkı olarak kullanıma açar.

Hexoffice Ofis Yapısı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan,Emin Balkış
Mimarlık Ofisi : Slash Architects,arkiZON Mimarlık

Ofis tipolojisinin yeniden yorumlandığı yapıda kullanımlar ayrıştırılarak alanlar maksimize edilmiştir.

Hexoffice yapısı İstanbul’un finansal, sosyal ve kültürel anlamda gelişmekte olan Gayrettepe semtinde konumlanmıştır. Sirkülasyon ve servis alanları kompakt bir biçimde yapının batı cephesine yerleştirilirken, ofis alanları total mekan oluşturacak şekilde kurgulanmıştır. Yapının ofis bölümü cam cephenin üzerine yarı geçirgen bir mesh ile kaplanmış bu sayede mahremiyet korunurken güneş ışığının kontrolü sağlanmıştır. Yapının sirkülasyon bölümü ise opak bir cepheye sahiptir. Her katta oluşturulan kat bahceleri, çalışma saatlerinde dinlenmek için ideal bir ortam oluşturur. Çatı katında yer alan cafe ve dinlenme alanları ile çalışan mutluğunu verimliliğini arttırmak hedeflenmiştir.


Moda Evi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Yapıldığı dönemin alışkanlıkları doğrultusunda tasarlanan Moda Evi’nde, iç mekan kurgusu da bu döneme bağlı olarak planlandı.

Moda Evi’nin kapalı mutfağı ve mutfak hizasının koridordan taşması nedeniyle daralan iç mekanları, ev sahibinin yaşam alışkanlıkları da göz önünde bulundurularak ve günümüze uyarlanarak, evin daha geçirgen hale getirilmesi ve yapısal birtakım değişiklikler yapılması sağlandı.

Mevcutta kapalı plan çözümüne sahip Moda Evi’nde, dar ve dolaylı koridor yenilenerek mekanla bütünleştirilirken, salon ve mutfağın manzaraya bakan yüzü şeffaflaştırılarak, var olan potansiyel açığa çıkarıldı. Ev sahibinin de önceliği olduğu için evin çarpıcı manzarasının iç mekanlarda da güçlü bir şekilde algılanabilmesi ve mekanın daha aydınlık olması sağlanırken, geniş kullanım mekanları da oluşturuldu.

Evdeki en köklü değişiklik salon-giriş-mutfak birlikteliğiyle sağlandı. Salonun cephesindeki doğramaların değiştirilmesi ve cepheyi bölen kolon-duvar ilişkisinin alaşağı edilmesiyle, iç-dış ilişkisi güçlendirilerek balkon da evin bir parçası olarak tanımlandı. Kapalı olan mutfak, yeniden kurgulanarak yarı açık mutfak haline getirildi. Salon ile görsel ilişkisi sürekli olan mutfak da manzaraya hakim hale getirilerek, salon ve mutfağın daha geniş algılanması sağlandı.

Ana giriş holü büyütülürken, ona bağlanan koridor da tek düzlemde tüm mekanlara ulaşılabilir hale getirildi. Böylelikle ana yaşam alanına hakim ve manzaranın tüm ev boyunca hissedilebildiği bir mekanlar bütünü sağlandı. Kullanılan aynalar ve cam gibi geçirgen yüzeylerle bu bütünlük daha da belirginleştirildi. Oldukça geniş yer kaplayan ıslak hacimler, yeniden planlanarak içerisinde ardiye odası, geniş bir genel banyo ve sauna ile jakuzili bir ebeveyn banyosu oluşturuldu. Standart yapıdaki ıslak hacimler ise mekanın bütününe göre yeniden ele alındı.

80 metrekare olan salonda, matematikçi-yazar ev sahibine kullanım kolaylığı sağlayacak bir çalışma köşesi oluşturularak, salon içerisinde farklı kullanım alanları yaratıldı. Büyük davetlerde kullanılmak üzere seçilen geniş yemek masasıyla da iç mekanda bütünlük sağlandı. Yalnız yaşayan ve hafta sonlarında kızıyla vakit geçiren ev sahibinin yaşam biçimine uygun olarak kurgulanan Moda Evi’nde, ev sahibinin kızı için arkadaşlarını davet edebileceği esnek kullanımlı bir genç odası tasarlandı.

Maskülen-modern bir tarzda tasarlanan Moda Evi’nde ağırlıklı olarak doğal meşe kullanıldı. Meşenin farklı cilaları ve tonları ile yapılan kombinasyonlar ve nötr renkli tuğla kullanımı ile sıcaklık artırılırken, evin genel karakteri oluşturuldu. Detaylar, doğramalar ve zeminde ise koyu renkler kullanılarak kontrast sağlandı. Ayna ve cam kullanımı ile evin derinliği ve şeffaflığı sağlandı. Pirinç renkli aksesuar ve aydınlatmalar ile de mekan zenginleştirildi.

Park Pavilyonları Kentsel Donatı Tasarımı

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan,Batu Kepekçioğlu,Volkan Taşkın
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Birimlerin her biri farklı bir mimari yaklaşımı beraberinde getirirken, üst ölçekde uyumlu bir yapı ağını oluşturur.

Kırıkçeşmeler Parkı’nın gereksinimlere göre tasarlanan kamusal donatılar, tanımladıkları işlevleri gerçekleştirirken parkın içinde yer alan çeşitli kullanımlara yeni yorumlar getirmeyi hedefler. İçlerinde çocuk merkezi, spor yapısı ve sera-kafe gibi birimleri de barındıran yapılar küçük ölçekli birer mimari denemedir. Park’ın kalbinde yer alan sera-cafe yapısı özgün örtütaşıyıcı tipolojisi ve tekrarlayan birimlerin bir araya gelişi ile serayı üretir. Parktaki donatı yapılarından biri bir ibadet yapısı: mescit. Bu mescit yapısı için, daha önce projelendirilen fakat uygulamaya konmayan tek saflı caminin uygulamaya yönelik hali denilebilir. Cemaat ve namazın minimum koşulları, birim mekânı kurar. “Tek saflı mescit” en az iki kişinin bir cemaat oluşturduğu Kabulünden yola çıkarak tasarlanmış 2 kişilik bir modülün sınırsız kere tekrarlanmasından oluşur. Proje konusu, İstanbul, Alibeyköy'deki bir belediye parkı için geliştirilen ve parkın ana gezinti rotasına ikincil yollarla bağlanarak kullanılması öngörülen ‘tip umumi’ tuvalettir. Tasarım sürecine, gündelik hayatta karşımıza çıkan 'tip umimi tuvaletler'in bir 'tasarım konusu ve sorunsalı olarak ele alınma biçimleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan tipolojilerin eksikleri sorunsallaştırılarak başlandı.

AKTIF-ET

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan,Rezzan Çökelek
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

AKTIF-ET Projesi Kadikoy Cafereğa spor salonu ve yakın çevresini küçük dokunuşlarla canlandırmayı amaçlar.

Proje alanında yer alan potansiyeller ve ihtiyaçlar doğrultusunda, alana küçük ölçekli müdahalelerde bulunarak mevcut yapının kamusal kullanım potansiyelini arttırmak ve yapının kimliğine de katkıda bulunmak hedeflenir.  Çeşitli aktivitelere cevap verebilecek şekilde adapte olabilen, esnek ve doğurgan (çoğalabilir) bir tasarım öngörülmüştür. İlk etapta yapılacak küçük müdahale yerleştiği yeri dönüştürecek, zamanla ek ünitelerle zenginleşerek alan Kadıköy’ün alt merkezi haline gelecektir.

Proje; spor-gösteri gibi aktivilerin olduğu günlerde buluşma-bekleme gibi kullanımlar sağlarken, kermeskokteyl gibi sosyal aktiviteler gerçekleştiğinde dönüşerek bu ihtiyaçlara cevap verecektir.

The Blob Diş Hekimi Muayenehanesi

$
0
0

Tasarım Ekibi : Şule Ertürk Gaucher,İpek Baycan
Mimarlık Ofisi : Slash Architects

Arnavutköy’de bir apartman dairesinde yer alan 80 m2’den oluşan mekanının efektif bir diş hekimi muayenehanesine dönüştürülmesi projesi.

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

Her bir metrekarenin değerlendirilmesi gerekliliği projenin en önemli parametresi haline gelmiştir. Tek bir cepheden oluşan mekanda, 10 kişilik bir bekleme odası, karşılama resepsiyon birimi, iki adet muayene odası, sterilizasyon odası ve panoramik birim planlanmaktadır.

Tüm bu gereksinimler gözetildiğinde tasarımcılar, mekanın küçüklüğü ile baş etmenin yolunun eğrisel formların bir araya gelmesinde bulmuştur. Başka bir deyişle, iç mekanların (odaların) girişlerini oluşturan yapısal bölücü; ortak holden ziyaretçilerin hareketlerini en optimum şekilde sağlayacak yarım dairelerin kesişimi ile elde edilmiştir. Halihazırda küçük olan mekanı koridorlarla bölmeyip, toplamda altı mahallin açıldığı ortak bir hol oluşturmuştur. Bu kurgunun en önemli yanı mekanın perspektiflerini açmak ve tüm mekanların birbiri ile ilişkisini doğru kurgulamaktır. Başka bir deyişle, mekandaki derinliği sağlayabilmek malzemelerin açık renkli ve reflektif kullanımı ile mümkün olmuştur.  Mekanda yaratılmak istenen steril algı için genellikle beyaz yüzeyler tercih edilmiş, detaylarda antrasit kullanımı öne çıkmıştır. Klinik muayene odalarının girişlerinde kurgulanan buzlu cam etkisi yarı geçirgen bir şekilde iç mekanın kimliği hakkında fikir verirken, daireler arasında “es” vermemizi sağlayan aydınlatma detayları ile mekan kodlamaları entegre edilmiştir.

Ana giriş kapısının tamamen saydam bırakılması ve resepsiyon bankosunun girişten algılanması mekanın kimliğini gözler önüne sermektedir. Bekleme bölümünde duvar çeperlerine yerleşen sedirler ve bekleme birimleri kliniğin iç taraflarına doğru ilerledikçe mobilya tasarımlarının dilinde de kendini göstermektedir. Ana holde yaratılan yüzeylerin akışkanlığı tavanda kullanılan reflekte malzemeler ile bir illüzyona dönüştürülmüş cepheden gelen doğal ışık ve manzarayı diş kliniğinin iç kısımlarına doğru taşımıştır. Klinik muayene odalarının binanın çeperlerine değen kısımları sağır bırakılmamış; yeşil iç bahçeler ile desteklenerek hastaların muayene esnasında kendilerini doğa ile iç içe hissetmeleri sağlanmıştır.

İspak Ambalaj İdari Binası

$
0
0

Tasarım Ekibi : Ayça Akkaya Kul,Önder Kul
Mimarlık Ofisi : mimaristudio

Mimari konsept tasarımı ile tüm iç mimari tasarım ve proje çalışmaları Mimaristudio tarafından gerçekleştirilen Kibar Holding' e bağlı İspak Ambalaj' a ait fabrika ve yönetim binası, toplam 4 kat, 4.500 metrekare alana sahip.

Çalışan konforunu ön planda tutan ve firmanın yenilikçi ve renkli kurumsal kimliğini yansıtan bu yeni binada, sadece ofis çalışanlarına değil, aynı zamanda fabrika çalışanlarının da kullanımına uygun bir planlama yaklaşımı ortaya konulmuştur. Bu bağlamda, ağırlıklı olarak beyaz yaka çalışanlarına ait çalışma alanları, ortak kullanıma açık çeşitli sosyal buluşma noktaları ile bir arada tasarlanmıştır. Tasarım çalışmalarına, öncelikle firmanın kısa ve orta vadeli hedefleri, yatırım ile ilgili güncel ve gelecek ihtiyaçlarının ve beklentilerinin dinlenmesi ile başlanmıştır.

Mimaristudio binanın tasarımında, cephesi olan 3 katı 2 parçada ele almıştır. Bu bağlamda, bir ve ikinci katlar adeta tek kat algısı ile tasarlanırken, giriş kat cephesi bu bütünün içinde ayrılmıştır. Bu yaklaşım aslında mekânın iç mimarisi ile şekillenen fonksiyon ve planlamanın, cephe tasarımına yansıması olarak açıklanabilir. Cephede farklı ölçü ve yerleşimde yer alan dolu ve şeffaf yüzeyler bu algıyı güçlendiren bir çalışmadır. Mimaride dikkat çeken diğer bir detay ise, giriş holünü diğer iki kata bağlayan galeri boşluğudur. Hafif taşıyıcı sistem bir merdiven ve bir asansör ile birbirine bağlanan üç katın açıldığı bu boşluk, planlama içinde çözümlenen yan birimler ile birlikte binanın düğüm noktası konumundadır. Çekirdek olarak da nitelendirilebilecek bu alanın her iki yanında bina mimarisi iki ayrı kol olarak şekillenmiştir.

Planlamada, giriş katı karşılama işlevinin yanında yerli ve yabancı misafirlerin de ağırlanabildiği ve fabrika üretim alanına idari binadan direkt geçiş sağlayabildikleri biçimde ele alınmıştır. Davetli misafirlerin ağırlandığı Renk Onay Odası ve bu oda ile bağlantılı bir büyük toplantı odasının yanında, Ar-Ge ve kalite çalışmalarının yürütüldüğü laboratuvar da yine bu katta bulunmaktadır. Laboratuvar kısmına hem fabrika hem de ofisten geçiş mümkündür. Yine bu katta gerek çalışanların gerekse misafirlerin faydalanabildiği bir kafeterya alanı planlanmıştır. Planlama ve tasarım yaklaşımı ile, yemek dışında günün her saati çalışma, dinlenme, ağırlama ihtiyaçları için de kullanılabilen mekân, bina içindeki sosyalleşme alanlarından birisidir.

Bir alt katta fabrika çalışanlarına ait soyunma odaları ve teknik hacimlerle birlikte, küçük ölçekli bir konferans ve bir spor salonu planlanmıştır. Bu mekanlarda ilk göze çarpan akustik ve aydınlatma konforunun ön planda tutulmuş olmasıdır. Spor salonu ve sadece bu alana hizmet veren soyunma odalarına bir bağlantı holü ile bağlanan konferans salonu, mobilya esnekliği ile aynı zamanda grup dersleri, eğitimler ve farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir.

Çalışma katları esnek ofis yaklaşımı ile tasarlanırken, birim direktörleri dışında tüm kademe çalışanlar açık ofis içinde birbirini tamamlayan bir mimari planlama içinde ele alınmıştır. Birinci ve ikinci katların ağırlıklı çalışma alanları olarak tasarlandığı projede, yönetim kademesi ofisleri ve bağlı birimler ikinci katta yer almaktadır. Bunun yanında, açık ofis alanı içinde yer alan, kısa toplantı, özel çalışma ve dinlenme noktaları ile birlikte, yine 2. katta, açık bir teras alanı ile bağlantılı bir dinlenme ve oyun mekânı planlanmıştır. Kutlama, davet ve organizasyonlar için de düşünülen mekân, aynı zamanda tüm ofis ve fabrika çalışanlarının kullanımına açık bir sosyalleşme alanıdır.

Program içinde işveren ihtiyaçlarına da yanıt verebilecek ölçek, yapı ve sayıda toplantı mekanları göze çarpmaktadır. Toplantı odaları farklı tiplerde planlanırken, açık ve yarı açık görüşme noktaları da bu planlamayı tamamlayan alanlardır. Katlarda içecek ve kopyalama istasyonları tüm çalışanların kolayca ulaşabileceği noktalarda çözümlenmiştir. Yine tüm katlarda WC hacimleri ise aynı iç mimari dilde, farklı malzeme ve renk kullanımları ile dikkat çekmektedir.

Firmanın kurumsal kimliğinin parçası olan renkler, projenin en göze çarpan noktalarından birisidir. Ağırlıklı olarak iki ana kurumsal rengin farklı ton ve formatta kullanıldığı projede, genel olarak aydınlık ve ferah bir çalışma ortamı yaratılmak istenmiştir.

İnce yapı malzemeleri seçiminde yükseltilmiş döşeme üzerine uygulanan modüler halı ve loose lay gibi bitiş malzemelerinin yanında, sert zeminlerde porselen seramik ve epoksi tercih edilmiştir. Genel olarak beyaz ve gri tonların hâkim olduğu duvarlarda, dekoratif boya ve duvar kâğıdı uygulamalarına da yer verilmiştir. Tavan planlamasında farklı kotlardan faydalanılırken, açık çalışma alanlarında yarı açık bir tavan sistemi tasarlanarak, zemin tasarımında da dikkat çeken geometrik yerleşime bir gönderme yapılmıştır. Hem zemin hem de tavan tasarımında dikkat çeken bu geometri aslında esnek ambalaj üretiminde fabrika içinde kullanılan alüminyum bobinlerinin açılımı olarak açıklanabilir. Çift camlı ofis bölme sistemlerinin tercih edildiği ofiste, akustik paneller ve akustik duvar kaplamaları ile gürültü kontrolü sağlanmıştır. Peyzaj ve grafik tasarım çalışmaları ile tamamlanan konsept içinde farklı renk ve grafik denemeleri dikkat çekmektedir.

Her projesinde olduğu gibi Mimaristudio bu proje özelinde ürün tasarımları geliştirmiştir. Tasarlanan bu ürünler, yine o mekâna özel tasarlanan konsept içinde yer bulmuştur. Özel üretim mobilya çalışmaları burada dikkat çekmektedir. Farklı geometrideki lake cilalı panellerde fugalı ve çıtalı bitişler tercih edilirken, boyalı cam ve kuvars paneller de tasarımı tamamlayan bitiş malzemeleri olarak görülmektedir. Renk onay toplantı odası, yönetim kurulu toplantı odası ve genel müdür toplantı alanı bu mekanlara en iyi örneklerdir. 

Mimaristudio tarafından hazırlanan aydınlatma tasarımında,LED ürünler tercih edilmiştir. Proje ürünlerinin yanında dekoratif ürünlere de yer verilen projede, bina içindeki farklı mekanların iç mimari dilini tamamlayan bir aydınlatma tasarımı söz konusudur. Kafeterya, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu çalışma ofislerinde Ayça Akkaya Kul tasarımı özel üretim aydınlatma armatürleri dikkat çekmektedir. Açık ofis tavanlarında vurgulanan parçalı ve lineer tavan yapısı içinde aydınlatma ürünleri de aynı geometriyi tamamlayan birer yapı elemanı olarak yer almaktadır. Farklı açıda ve boyda üretilen bu lineer ürünler, noktasal ışık kaynakları ile bir arada aynı planın parçalarıdır. Genel olarak, gergi tavan, lineer ve noktasal ışık kaynaklarının, ürünlerin kullanıldığı mekanların iç mimari tasarımı içinde, farklı form ve geometride yorumlanması ile aydınlatma tasarımı şekillenmiştir. Bununla beraber, Teknik projelendirme ve hesap çalışmalarında yer alan Dark Aydınlatma, aynı zamanda hazır ve özel üretim tüm ürünlerinde tedarikini sağlamıştır. Gergi tavan uygulamaları ise Tekno firması tarafından gerçekleştirilmiştir.

Proje ile, işverenin çalışma konusu içinde de yer alan renk ve formların vücut bulduğu, renkli kimliğini ve yenilikçi yüzünü yansıtan, yaşayan bir çalışma ortam sağlanmıştır.

Viewing all 1955 articles
Browse latest View live